23 Kasım 2024
  • İzmir21°C
  • İstanbul19°C
  • Antalya25°C
  • Ankara18°C

ALAY KÖŞKÜ TOPLANTILARI

AlayKöşkü Toplantıları'nda bu ay Domuz gribi ve İstanbul Turizmi konusunu ele aldındı

ALAY KÖŞKÜ TOPLANTILARI

08 Mayıs 2009 / 18:26

TURİZMİN SESİ


Turizm konusundaki önemli gelişmeleri takip ve müzakere etmek amacıyla başlayan, kurum değil kişi bazında sektörün içerisinde bulunanların oluşturduğu bir grupla gerçekleşen ve daha çok beyin fırtınası - müzakere sonucu tavsiye ve sonuçların elde edildiği AlayKöşkü Toplantıları'nda bu ay Domuz gribi ve İstanbul Turizmi konusunu ele aldık.

Konuya göre sektör dışından uzmanların yer aldığı toplantımızda bu hafta İstanbul Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Recep Öztürk, İl Sağlık Müdürlüğü Şube Müdürü Dr. Ebrugil Şenoğlu ve 2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı İletişim Direktörü Yusuf Müftüoğlu katılmışlardır.

Katılımcılar:
Ahmet Emre Bilgili, Faruk Boyacı, İskender Çayla, Köksal Abdurrahmanoğlu, Mehmet Ata Tansuğ, Necla Tuncel, Nurdoğan Şengüler, Saadet Uğurlu, Tülin Ersöz, Vedat Başaran,

Konuya Özel Davetli Katılımcılar:
Prof. Dr. Recep Öztürk (İ.Ü. Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanı), Dr. Ebrugil Şenoğlu (İl Sağlık Müdürlüğü Şb. Md.),
Yusuf Müftüoğlu (2010 Avrupa Kültür Başkenti Ajansı İletişim Direktörü)

Kültür ve Turizm İl müdürlüğümüzce, Alayköşkü hizmet binasında düzenli aralıklarla yapılan Alayköşkü Toplantılarının ikincisinde, Dünyayı Sarsan Domuz Gribi ve İstanbul Turizmi konusu katılımcılarla müzakere edilmiş ve aşağıdaki başlıklar / öneriler ortaya çıkmıştır. Sağlık Bakanlığı görevlileri tarafından yapılan bilgilendirme sonucu, Sağlık Bakanlığı'nın salgın riskine hazırlık olarak gerekli önlemleri etraflı bir çerçevede aldığı kanaati oluşmuştur.

Öte yandan, Sağlık Bakanlığınca özellikle web sitesinden yapılan güncel bilgilendirmelerin yabancı dillerde ve farklı iletişim teknikleriyle (broşürler, özel web sitesi, outdoor afişler vb.) Türkiye'ye turistik veya diğer amaçlı gelen / gelmeyi planlayan yabancı ülke vatandaşları nezdinde güven duygusu yaratılmasının önemine değinilmiştir. İlgili her kurumun, kendi web sitesinde veya iletişim mecralarında, güvene ve gerekli her şeyin yapıldığına dair iyi kodlanmış, kriz duygusu yaratmayan ve korkutmayan mesajlarla ve Sağlık Bakanlığı ile Dünya Sağlık Örgütü web sitelerine referans yaparak bir iletişim sağlamasının önemine değinilmiştir. 

Domuz gribine karşın kurum veya kişi olarak, hijyene önem vermek, sıklıkla elleri yıkamak, ortamı doğal şekilde havalandırmak gibi önlemleri uygulamak gerekliliğinin altı çizilmiştir. Yine benzer şekilde topluluk içinde öksürürken geniş bir mendille ağzı burnu kapatmak ve sonrasında mendili çöpe atmak ve elleri yıkamak gibi çok temel tedbirlerin alınması gereğinin altı çizilmiş, toplumsal bir sağlık bilincinin oluşması için gerek kurumlar arasında gerekse toplum ile her zaman iletişimde olma konusunda görüş birliğine varılmıştır. 

Basını gerekli şekilde ve sıklıkta bilgilendirerek, ani durumlarda düşüncesizce haber yapmalarının mümkün mertebe engellenmesinin önemine değinilmiştir. Benzer şekilde, basının daha sorumlu haber yapması için gerekli adımların (politik / iletişim diliyle) gereğine değinilmiştir. Katılımcılar sorunsuz bir haber anlayışının örneği olarak Kuş Gribi vakaları sırasında yapılan televizyon haberciliğini örnek olarak vermişlerdir.

Sağlık Bakanlığının ve Dünya Sağlık Örgütü'nün de sıklıkça vurguladığı “uluslararası seyahatin kesinlikle engellenmediği” ibaresinin altının çizilmesi önem arz etmektedir.  Mevcut durumda bir vak'a olmadığı, ancak olası bir vak'a için hazır olunduğu ve gereken tüm önlemlerin sistematik bir şekilde alındığı mesajının verilmesi ve bu bilincin toplum genelinde yaygın olarak kabul görmesini sağlamak gerekmektedir.

İşyerimizde, çevremizde özellikle yurtdışında hastalığın görüldüğü ülkelerle veya buradan gelen insanlarla iletişim halinde olabilen ve aşırı ateş ve aşırı halsizlik hali gösterenler ile ilgili olarak temkinli olmak ve şüphelenilmesi durumunda sağlık kurumlarını bilgilendirerek gerekli testleri yaptırmak önem arzetmektedir. Özellikle turizm sektörü açısından bu nokta önemlidir.

Genel olarak, Sağlık Bakanlığı'nın aldığı önlemlerin yeterli ve hatta pek çok ülkeye nazaran çok daha ileri bir düzeyde olduğu katılımcılarca kabul görmüş, ancak bunların kamuoyuna ve hedef kitlelere yönelik iletişiminde daha sistematik ve entegre bir yaklaşım gerekliliğinin altı çizilmiştir. Bu çerçevede;
(i) en doğru kanallar ve mecralar üzerinden,
(ii) en uygun dille ve içerikle kodlanmış mesajlarla,
(iii) zamanlaması ve hızı özel olarak planlanacak,
(iv) gerekli olduğunda toplumun yakından takip ettiği fikir önderlerini taşıyıcı olarak kullanacak,
(v) konu ile ilgili kurumlarla ayrı bir iletişim halinde olacak,
(vi) kriz durumları için ayrı bir iletişim planını da hazır tutacak bir iletişim yaklaşımının altı çizilmiştir.

Bununla birlikte, 'risk toplumu' kavramından hareketle, riskin sosyal olarak inşa edilen bir olgu olduğu ve dolayısıyla konunun bir kriz havasına sokulup sokulmamasının da aslında iletişimi yönlendiren karar vericilerin isteğine bağlı olduğu, gereksiz bir panik ve kriz havası yaratmanın yarar vermenin aksine zarar vereceği konuları da katılımcılarca kabul görmüştür.

Benzer şekilde, Türkiye'deki çabalar ne kadar sofistike olursa olsun ve / veya, Türkiye'deki durum ne kadar – görece olarak – az tehlikeli olursa olsun, global medya kanallarında Türkiye'ye ilişkin olarak verilen haberlerde her zaman 'oryantalist' bir perspektifin olduğu ve Türkiye'nin 'gereken önlemleri alamayan bir doğu ülkesi' imajından kurtulmak için medya çalışmalarıyla ve politik destekle gereken adımları atması gereği hasıl olmuştur.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.