ALİ CAN AKSU, ACENTALARIN OTELLERE OLAN KATKIISI %3’ÜN ALTINDADIR
Türk seyahat acentelerinin ülke pazarlaması ve müşteri tedariğinde, otellere olan katkısı %3’ün altındadır
15 Mayıs 2018 Salı 14:40
TURİZMİN SESİ
Otel yöneticileri eskiden olduğu gibi bugün de yoğun bir mücadele ile pazarlama faaliyetlerinde kendi imkanlarını kullanmaktalar. Bazı yaralar merhemle iyileşmez. Tıpkı Türkiye’nin turizm yarası gibi… Farkı konularda yazılmakta olan tezler, düzenlenen sempozyumlar, şuralar oluşturulan komisyonlar, istişareler… Tüm bu yapılanlar fotograflarda boy göstermekten öteye geçemiyor. Türk turizminin uygulanabilir ve gerçekçi politikalarının olmamasına masadaki merhem tedaviler de eklenince ile bir türlü iyileşemeyen sektörün en çok etkilenen tarafı tabi ki 85 milyar dolarlık yatırım yapan otel yatırımcıları ve çalışanları oluyor.
Turizm STK ları açısından tabloya dönüp baktığımız zaman masanın etrafında bir yarış hakim. “Yasayla destekleniyorum” söylemine karşılık, “Turizm’e etkin, katkın dedir?” diye sorgulayan yok. Hizmeti üreten son nokta olarak biz otelciler, kendimizi kaderimize mi terk etmeliydik? Süslü, ballı laflarla bir türlü otelimizin önüne yanaşamayan grup otobüslerini bekleyerek hayal gemisine mi binseydik? Kendimize, mesleğimize olan saygıdan , ülkemize olan sevgiden ötürü kendi savaşımızı veriyoruz. Ülkemizdeki turizm pazarı B2B ve B2C online satış kanallarının ve yabancı tur operatörlerin eline geçti. Bu büyük kuruluşlar Türkiye’den milyonlarca dolar rant sağlıyorlar. Konuşmalarında en karlı destinasyonumuz Türkiye diye bahsediyorlar.
Peki bizim acentelerimiz ne yapıyorlar? Taşeronluk! Bu büyük portallarla, operatörlerle anlaşma yapma peşindeler. Bizim otel yöneticilerimize kendi imkanları ile bağlantı kuruyor, kontrat yapıyor zaten. Elimizde çanta gezilmedik fuar, çalınmadık kapı bırakmıyoruz. Biz otel yatırımcısı ve yöneticisi olarak nasıl güveneceğiz acentelerimize? Nasıl karşı duracağız tekelleşmeye? Kendi ülkemizi kendi acentalarımızın satmasını istemek, bunu beklemek midir suçumuz?
Fikirlerine başvurduğumuz bu büyük portalların ve turizm operatörlerinin yöneticileri veya kontrat müdürleri bu konudan tabi ki çok mutlular. Elinizde değerli bir ürün varsa ve bunu satamıyorsanız, bunu satacak birileri illaki çıkar. İşte bu adamlar bunu yapıyorlar. Piyasadaki fiyatı da bunlar belirliyorlar. Otellerin sürdürülebilirliği değil ki onlar için önemli olan, ne kadar çok para kazanacakları. Bunu dünyanın bir çok ülkesinde yaptılar. Sattılar, sömürdüler , yiyip bitirdiler. Sonra da oralara kendi otellerini ve kendi acentalarını açıtılar. O ülke insanları da bu yabancı kuruluşların otellerinde, acentalarında çalışmak zorunda kaldılar.
Biz kendi ülkemizde misafir konumuna düşmek istemiyoruz.
Ama gördüğümüz kadarı ile o masanın etrafında büyük tik atarak fotoğraf karesine girenler maalesef bu tehlikenin farkında değiller. Turizm Otel Yöneticileri Derneği olarak amacımız o masada fotoğraf karesine girmek değil. Bizleri en çok etkileyen tehlikeler karşısında gerçekleri dürüstçe söylemek, fikrimizi beyan etmek ve çözüm üretmek.
Yasaların verdiği güvenle övünüp, turizm önderliğini üstlenenlerin karşısında tepkimiz doğaldır ki, güvencesi olmayan binlerce işsiz turizm emekçisi gerçeği karşısında aynı övgüden söz edemiyoruz. Türk turizmini kurtaracaksak eğer, gelin bir olalım derim, sorgulamadan yargılamadan.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.