22 Kasım 2024
  • İzmir21°C
  • İstanbul19°C
  • Antalya25°C
  • Ankara18°C

AYVALIK SANAT MERKEZİ OLMA YOLUNDA

Tarihten gelen alışkanlıklarıyla Ayvalık yeniden sanat merkezi olma yolunda

AYVALIK SANAT MERKEZİ OLMA YOLUNDA

24 Ağustos 2011 / 16:56

TURİZMİN SESİ
Ayvalık tarihin her döneminde özel olan bir kentimiz. Bu kentte şimdilerde sanat ve kültürel gelişim için büyük çabalar harcanıyor. Müzeler, galeriler, sanat etkinlikleri biribiri ardına halkın hizmetine sunuluyor. Bu yıl 8.si yapılacak olan “Ayvalık Kültür Sanat Günleri” de bunun habercisi. Sanat yoğunluklu bir program hazırlandı. Bale, klasik müzik konserleri, caz, tiyatro, söyleşi ve sergilerle geçirilecek bir sanat haftası.

Ankara Devlet Opera ve Bale'si iki gösteri ile katılıyor. Zorba ve Harem baleleri. Ankara'daki sınırlı gösterimlerinin ardından ilk kez Ayvalık'ta sahnelenecekler.

İdil Biret'in AİMA'daki master Class öğrencileriyle birlikte vereceği konser, üç konturtenor dinletisi ve Bodrum Oda Orkestrası diğer ilgi çekici konserler.

Caz müzisyeni Senem Diyici uzun yıllar aradan sonra ilk kez Türkiye'de Ayvalık'ta konser verecek. Birsen Tezer, Hüsnü Arkan da Ayvalıklılar'la birlikte olacak.

Müjdat Gezen tek kişilik oyunu “Acayip bir oyun”, Ayşen Gruda “Bavul” adlı oyunlarıyla seyirci karşısına çıkacaklar.

Buket Uzuner, Kamil Masaracı konuk konuşmacılar. Ayrıca Kıymet Giray, Selçuk Kaltalioğlu, Halilhan Dostal ve Muzaffer Akyol Ali Akdamar'ın kolaylaştırıcılığında “Yerelde sanat, metropolde sanat” başlıklı bir konuyu tartışacaklar. Şiir Ayvalıkta'nın da bu yıl 3.sü yapılıyor. Onur konuğu Ülkü Tamer

Ayvalık Kültür Sanat Günleri, Bulutsuzluk Özlemi ve Moğollar konseriyle son bulacak.

Ayvalık Kültür Sanat Günleri'nin diğer bir özelliği de etkinliklerin salonlardan sokaklara taşınmış olması. Cumhuriyet Meydanı, Değirmen, Ayvalık Pazar Meydanı, Eski Gümrük Meydanı, Armutçuk Pazar Meydanı birer konser salonu olarak konuklarını ağırlayacak.

PROGRAM:
1 EYLÜL 2011 PERŞEMBE

AÇILIŞ KOKTEYLİ
Dinleti: Senem Diyici
18.00 Fuaye çok amaçlı salon (Belediye binası arkası)

GÖSTERİ: ZORBA
Mikis Teodorakis
Bale 2 perde
Ankara Devlet Opera ve Balesi
Libretto ve koreografi: Lorca Massine
Dekor kostüm: Gürcan Kubilay
21.00 Amfitiyatro
Küçücük bir Yunan kasabasına John adında bir Amerikalı gelir ve parçası olmak istediği geleneklerin cazibesine kapılarak güzel bir dul olan Marina'ya aşık olur. Köyün yakışıklı delikanlısının aşkını yok sayarak yabancı birine aşık olan Marina'ya köylüler karşı çıkar. John'un dostu olan tek kişi – kimsesi olmayan ancak güçlü ve özgür bir adam olan Zorba'dır. Zorba sayesinde John ile Marina'nın aşklarını yaşama fırsatları olur. Ancak köylüler birlik ve geleneklerini koruma gayretindedir. Zorba zavallı John'u kızgın köylülerin elinden zor kurtarırken Marina intikam peşinde koşan kalabalığın kurbanı olur. Hayata küsen Zorba sirtaki oynayarak yaşama geri dönerken John da, diğer insanlar da dans eder. Herkes yeni bir hayat için teselli, af ve dayanma gücü arayışındadır.

2 EYLÜL 2011 CUMA
SÖYLEŞİ, İMZA: BUKET UZUNER
17.00 İsmet İnönü Kültür Merkezi
Romancı hikayeci ve gezi yazarııBuket Uzuner 3 Ekim Pazartesi günü Ankara'da doğdu. Hacettepe Üniversitesi, (Norveç) Bergen Üniversitesi, (ABD) Michigan Üniversitesi'nde biyoloji ve çevre bilimi eğitimi aldı. (Finlandiya) Tampere Teknik Üniversitesi ve ODTÜ'de araştırmacı olarak çalıştı, ders anlattı.
Romanları yedi dile çevrilen Buket Uzuner, 1996 yılında (ABD) Iowa Üniversitesi'nin (IWP) onur üyesi olmuş, 2004 yılında da ODTÜ senatosu tarafından takdir belgesiyle onurlandırılmıştır.
Kuzey Sahra Afrikası, Kuzey Amerika, Kanada ve Avrupa'da uzun tren seyahatleri yapan ve yaşayan Buket Uzuner şimdi İstanbullu'dur.

DİNLETİ: SENEM DİYİCİ TİRO
Gitar: Allen Blessing
Trompet: Ömer Can Uygar
Vurmalılar: Senem Diyici
21.00 Cunda Değirmen
İstanbul'da doğan Senem Diyici, eğitimine Türkiye'de Klasik Türk Müziği ile başladı.
Folk akımlarıyla geleneksel müzikte araştırmalar yaptı. Gücünü köklerden, gelenekten, belirgin kalıplara sığmayacak kadar zengin bir müzikten alan Senem Diyici 1982'de Fransa'ya yerleşti.
1987'de Paris'te eşi, gitarist, besteci ve aranjör Alain Blesing'le tanıştı. 1989'da hazırlanan Avrupa'daki ilk albümü “Takalar”da Okay Temiz de yer aldı.
1980'lerden bu yana Almanya, İsviçre, Avusturya, Finlandiya, İtalya, İsrail, Kanada,
Tunus, Suriye, Hollanda, Ukrayna, Polonya, Belçika, Rusya, İspanya, Moldovya, Bulgaristan, Yunanistan, yaşadığı Fransa ve tabii ki çocukluğundan bu yana hafızasına tınılarının yerleştiği Türkiye'de yolculuğuna devam etmektedir.

3 EYLÜL 2011 CUMARTESİ
THE FREE COUNTERTENORS
18.30 Cumhuriyet meydanı
Bu proje 3 Turk kontratenorun; Berkcan Akıncı,Harun Ateş,Kaan Buldular'ın biraraya gelerek gerçekleştirdikleri,daha çok Three Tenors'a göndermelerde bulunan konserlerden oluşmaktadır.Daha önce Bodrum ve İstanbul'da da gerçekleşmiş olan bu konserler dizisi yaz sezonu ayağı ise Cunda Adasında gerçekleşecektir.
Sanatçılar Kontratenor repertuvarindan çok,dünyada tenorlar ve Mezzo sopranolar tarafından popüler hale getirilen ve zaman zaman klişeleşen arialari espirili bir havada seslendirmektedirler.Eğitimlerini Türkiye'tamamlayan sanatçılar Berkcan Akıncı, Harun Ateş, Kaan Buldular, yurtiçinde olduğu gibi yurtdışında da çalışmalarını sürdürmekteler.
Piyano eşlikleri İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı'nda Yard. Doç. olarak görevini sürdüren, piyanist Müge Hendekli tarafından yapılan konser, klasik müziğin ağır havasından kurtulup, operaların komik ve klişeleşen yanlarını tiye alarak dinleyiciye farklı ve eğlenceli bir opera konseri sunmaktadır.

Vivi tiranno (Rodelinda) Berkcan Akıncıı
Stille amare (Tolomeo) Harun Ateş,
Rompoi lacci (Flavio) Kaan Buldular
Sound the trumpet (Purcell-duet) Kaan Buldular, Harun Ateş
E.D.Capua ... O sole mio
Bizet.. Habanera
Verdi. Stride la Vampa
Verdi.. La donna e mobile
Donizetti... Una furtiva lagrima

4 EYLÜL PAZAR
ŞİİR AYVALIK'TA-3
17.00 İsmet İnönü Kültür Merkezi
Ayvalıklı şairler, Ayvalık aşığı şairler Ayvalık Sanat Derneği'nin bu etkinliğinde bir araya geliyorlar. Arife Kalender, Arzu K. Ayçiçek, Fergun Özelli, Mine Ömer, fiükrü Erbaş. Etkinliğin onur konuğu Ülkü Tamer

BALE: HAREM
Bale 2 perde
Ankara Devlet Opera ve Balesi
Reji ve koreografi: Merih Çimenciler Devlet Sanatçısı
Müzik: Osmanlı usul müziği
Dekor kostüm: Alexander Vasilliev
21.00 Amfitiyatro

5 EYLÜL 2011 PAZARTESİ
SÖYLEŞİ: KAMİL MASARACI KÜLTÜRLÜ HADİSELER
17.00 Fuaye çok amaçlı salon (Belediye binası arkası)
1950 yılında Antakya'da dünya nüfusuna katkı olsun diye doğdu.Bi süre matematik ve fizik okuduktan sonra İ.Ü.Orman Fakültesi'ni bitirdi. Ani sayılabilecek bi kararla karikatüre başladı.
Birçok dergi ve gazetede çizdi. Almanya'ya gitti. Die Tageszeitung ve Der Kassenarzt'da çizdi.
Yurtiçi ve yurtdışında 50'ye yakın kişisel sergi açtı. Çocuklar için Bocuk ve Keyfibol tiplerini
yarattı. Bu işler olurken ulusal ve uluslararası ödüller almayı ihmal etmedi. Bunlar arasında
Çağdaş Gazeteciler Derneği'nce dokuz kez, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nce üç kez “Yılın Karikatürcüsü” ödülleri, tüm dünya basınında çıkan karikatürler arasında “Birincilik Ödülü (Jezz Dergisi-Yugoslavya 1989), 3.Youmiuri Karikatür Yarışması ”The Winner”ödülü (Japonya 1981) bulunuyor.
TRT'nin kültür programlarına 'Yürüyen Çizgiyle” karikatürler çizdi. Metin yazarlığı yaptı.
Karikatürcüler Derneği başkanlığına seçildi.(1996)
Animasyon çalışmalarında bulundu.
1985'ten bu yana Cumhuriyet'te çizen Masaracı şimdilerde Çizgilik, Kültürçizik ve Çizlenimler
isimli köşelerinde karikatürlerini yayımlanıyor.
İki albümü var. Çamurla oynamaya başladı (Milattan Sonra-1999). Espri'nin yüksek ateşe dayan-
dığını kanıtladı. Seramiklerini (Seramiki) Ankara'da sergiledi (M.S.2000). Eczacıbaşı Vitra
Seramik Sanat Atölyesi'nde karikatür tiplerinin seramik heykelleri yapıldı ve İstanbul'da
sergilendi (2003).
“Karikatürlü Ev” projesiyle Türkiye'de bir ilke imza atarak Karaburun (2008), Milas (2010)
ve İskenderun (2011) Karikatürlü Ev'lerin yapılmasına öncülük etti.
FECO (Karikatürcü Kuruluşar Federasyonu), IFJ (Uluslararası Gazeteciler Federasyonu),
ve AIPS (Uluslararası Spor Yazarları Birliği) üyesidir.
Sergilerin gerçekleştiği ülkeler: Almanya, Azerbaycan, Bulgaristan, Fransa, Hollanda,İngiltere,
İskoçya,Japonya, KKTC ve Polonya.

KONSER: BODRUM ODA ORKESTRASI
21.30 Gümrük meydanı
Şef: İbrahim Yazı
Solist: Sema Korkut

6 EYLÜL SALI
SERGİ (RESİM): NÜZHET KUTLUĞ
15.00 Fuaye çok amaçlı salon (Belediye binası arkası)

PANEL: YERELDE SANAT, METROPOLDE SANAT
Kolaylaştırıcı: Ali Akdamar
Konuşmacılar: Muzaffer Akyol, Kıymet Giray, Halilhan Dostal, Selçuk Kaltalioğlu
17.00 İsmet İnönü Kültür Merkezi

YATRO: ACAYİP BİR OYUN MÜJDAT GEZEN
21.30 Amfitiyatro
Yazan ve Oynayan: Müjdat Gezen Yöneten: Apo Kaya Müzik: Seçil Akın

7 EYLÜL ÇARŞAMBA
DİNLETİ: BİRSEN TEZER, HÜSNÜ ARKAN
18.30 Armutcuk Pazar Yeri
Birsen TEZER
82-83 yıllarında katıldığı Milliyet Liseler arası Müzik Yarışma'larında aldığı dereceler, sonraki yaşamında müziğin önemli bir yer tutacağının göstergesi oldu. Sonuçta yüksekokul tercihini müzik eğitiminden yana kullanıp 1984 yılında İ.T.Ü Türk Musikisi Devlet Konservatuarı'nda eğitime başladı. Kanun enstrümanını seçip, Erol Deran'dan ders aldı.
Mezuniyetinden kısa bir süre önce profesyonel müzik yaşamına başladı. Önceleri tek bir gitar ile başlayan serüveni 1990 yılında zenginleştirerek gruba dönüştürdü. İstanbul'un çeşitli mekanlarında performanslar sergiledi.
1998 yılında Bülent Ortaçgil'in ''Light'' adlı albümünde Ortaçgil'le bir düet yaptı. (Kimseye Anlatmadım) Daha sonra yine Ortaçgil'in şarkılarından oluşan tribute albüm “fiarkılar bir oyundur”da, “Çığlık Çığlığa” adlı şarkıyı seslendirdi. Bunun yanı sıra İlhan fieşen ve Gürol Ağırbaş ile çalışmalar yaptı.
10 yıl süren Bodrum serüveninden sonra İstanbul'a geldi. Yıllardan beri aynı sahneyi paylaştığı grup arkadaşlarıyla bir proje oluşturdu. Beş kişi tek bir duyguda yoğunlaşıp bütünleşmeyi başardı. Bu çalışma sonucunda bir albüm ortaya çıkardı. Albümde kendi bestelerinin yanı sıra Bülent Ortaçgil, Erkan Oğur, İlhan fieşen ve Zafer Cımbıl'ın eserlerini de yorumlandı. “Cihan” adlı albümü, Kalan Müzik etiketiyle dinleyicilerine sundu.

Hüsnü Arkan
1958 yılında İzmir'in Kınık ilçesinde doğdu. 1975 yılında, Bergama Lisesi'ni bitirdi. Ankara Devlet Mühendislik ve Mimarlık Yüksek Okulu'nda üç yıl mimarlık okuduktan sonra, 9 Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nden mezun oldu.
1985'te, kesinleşen cezası nedeniyle yurt dışına çıktı. Bir yıl Atina'da, beş yıl Hollanda'da, iki yıl Köln'de yaşadı. 1987 yılında, Amsterdam'da, arkadaşlarıyla Hezarfen adlı müzik grubunu kurup, Avrupa'nın birçok kentinde kendi şarkılarını seslendirdi. 1990'da, fianar Yurdatapan'ın düzenlemeleriyle ilk solo albümü Bir Yalnızlık Ezgisi'ni çıkardı. Kendi şarkılarından oluşan bu albümde, şarkı sözlerinin yanı sıra, Nazım Hikmet, Can Yücel, Ülkü Tamer, Muzaffer Erdost ve Louis Aragon'un dizelerine de yer verdi.
1993'te Türkiye'ye döndü ve Ezginin Günlüğü'ne katıldı. Grubun on bir albümüne şarkılarıyla ve sesiyle katkıda bulundu. 2005 yılında Destur adlı projeyle Deli Bu Dünya albümünü çıkardı. 2010 yılına kadar yüze yakın şarkısı yayımlandı. Aynı yıl Ezginin Günlüğü'nden ayrıldı.
Hüsnü Arkan, Türkiye'ye döndükten sonra, bir yandan da edebiyat çalışmalarını sürdürdü. İlk romanı Ölü Kelebeklerin Dansı, 1998 yılında Metis Yayınları'ndan çıktı. Romanda, küresel adaletsizlik ve mültecilik konularını işledi.
İkinci romanı Menekşeler Atlar Oburlar'da, 12 Eylül faşizmi koşullarını, iktidar sahipliğini, bireyin iktidarla ve kaderiyle ilişkisini işledi. Bu kitap, 2001 yılında, Om Yayınları'ndan çıktı.
Üçüncü romanı Uzun Bir Yolculuğun Bittiği Yer, 2005'te Yapı Kredi Yayınlarından çıktı. 1914 fiark Savaşı'nı konu alan romanda, İstanbul'dan Orta Asya'ya uzanan geniş bir coğrafyada, yüz yıla yakın bir tarihî alanda, savaşın insan kaderiyle ilişkisini inceledi.
Aynı yıl, edebiyatçı Yiğit Bener ve Levent Mete'yle birlikte, ayda bir yenilenen adlı internet sitesini yayınlamaya başladı. Bu sitede yetmişe yakın makalesi yayınlandı.
Yine aynı yıl, Seyhan Kitap'tan, Hiçe Doğru adlı şiir kitabı yayınlandı.
2008 yılında, Uyku adlı romanı İthaki Yayınları'ndan çıktı. İlk kitabındaki gibi fantastik öğelere yer verdiği bu romanda, karşı-ütopya kavramını ve siyasi alanla birey arasındaki ilişkileri eleştirdi.
Romanlarında ve şiirlerinde, genel olarak, adalet, ahlak ve bireyin kaderiyle ilişkisi temalarını ele aldı.
Hüsnü Arkan, müzik ve edebiyat çalışmalarını halen İstanbul'da sürdürmektedir.

KONSER: İDİL BİRET VE Ö⁄RENCİLERİ (MASTER CLASS)
20.30 Alibey Kültür Merkezi
(Resital ücretlidir. Geliri AIMA'ya aittir)
Türkiye'nin “harika çocuğu” İdil Biret'in müziğe olan ilgisi 2 yaşında başladı. 5 yaşına geldiğinde olağandışı müzik yeteneği, “absolut” kulağı ve duyduğu her parçayı anında ve eksiksiz olarak piyanoya aktarabilme yeteneği ile Türk ve Avrupalı müzik çevrelerinin hayranlığını kazandı. İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün talimatı ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel'in özel ilgisiyle, TBMM'nin kendi adına çıkardığı özel yasadan yararlanarak yedi yaşında ailesiyle birlikte Fransa'ya gönderildi. Paris Konservatuarı'nda Nadia Boulanger'nin öğrencisi oldu. Alfred Cortot ve Wilhelm Kempff gibi hocalarla çalıştı. Küçük yaşta Kempff'in hayranlığını kazanan Biret, 11 yaşında iken onunla Paris'te Champs-Elysees'de Mozart'ın İki Piyano için Konçertosu'nu çaldı. Paris Ulusal Konservatuarı'nı Yüksek Piyano, Eşlikçilik ve Oda Müziği dallarında birinci olarak bitirdiğinde 15 yaşındaydı. 16 yaşından bu yana dünya sahnelerinde yerini aldı. Amerika'daki ilk konserini 21 yaşında, Rachmaninoff'un Üçüncü Piyano Konçertosu'nu çalarak Erich Leinsdorf yönetimindeki Boston Filarmoni Orkestrası ile gerçekleştirdi. İlk Rusya turnesini piyanist Emil Gilels'in çağrısı üzerine yaptı ve bu ülkede büyük başarı kazandı. Yıllar içinde bu ülkede yüze yakın konser verdi. Biret beş kıtayı kapsayan sayısız konserlerinde Atzmon, Copland, Kempe, Keilberth, Sargent, Monteux, Fournat, Leinsdorf, Pritchard, Scherchen, Rozhdestvensky, Mackerras gibi ünlü şeflerle çaldı; Montreal, Berlin, Montpellier, Nohant, Royan, Dubrovnik, Atina, Ankara ve İstanbul festivallerine katıldı. Boston Symphony, Orchestre National de France, Orchestre Suisse Romande, London Symphony, Leningrad Philarmonic, Leipzig Gewandhaus, Dresden Staatcapelle, Tokyo Philarmonic, Sydney Symphony ve Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası eşliğinde dünyanın her yerinde konserler verdi.
Biret, 1986 yılında, Beethoven'ın dokuz senfonisinin Liszt tarafından yapılan uyarlamalarını, kayda aktaran ilk piyanist oldu. Beyin ve kol gücü olarak piyanistik sınırları zorlayan Biret, Montpellier Festivali'nde, eleştirmenler tarafından yapılması imkansız olarak nitelendirilen bir denemeye girişerek bu uyarlamaların hepsini ardarda 3 konserde seslendirdi. Biret'i en iyi öğrencisi olarak nitelendiren Wilhelm Kempff'in 96'ıncı doğum yıldönümü onuruna verilen bir konserde, hocasının piyano uyarlamalarını seslendirdi. 1992 yılında Chopin'in tüm eserlerini içerin 15 CD'lik bir seriyi Naxos firmasıyla kayda aldı. Bu kayıt 1995 yılında Varşova'da gerçekleştirilen “Chopin Diskleri Büyük Ödülü” çerçevesinde, İdil Biret'e jüri özel ödülünü kazandırdı. Sanatçı daha sonra Brahms (1997, 12 CD) ve Rachmaninoff'un (2000, 10 CD) tüm piyano yapıtlarını külliyat halinde kaydederek romantik piyano edebiyatı literatürüne kendi damgasını vurdu. Bu CD'ler kısa sürede uluslararası müzik piyasasının aranan kayıtları haline geldi. 1995 yılında Boulez'in 3 sonatı için yaptığı kayıt Paris'te her yıl düzenlenen “Altın Diyapozon” ödülünü kazandı ve “Le Monde” gazetesi bu diski yılın en iyi kaydı seçti. 1997'de Brahms'ın ölümünün yüzüncü yılı nedeniyle, bestecinin piyano eserlerinin tamamını Almanya'da 5 resitalde icra etti. Ayrıca bir konserde Brahms'ın iki konçertosunu birden çalarak bunu yapabilmiş çok az sayıda piyanistin arasına girdi. 1998 yılında, Beethoven'ın 5 piyano konçertosunu 3 günlük konser dizisinde ardarda seslendirdi. Biret, ayrıca 7 günlük bir konser dizisinde Beethoven'in tüm piyano sonatlarını ardarda çaldı. fiu anda bu sonatları kaydetmekte olan piyanist, bu projesiyle dünyada Beethoven'ın piyano için yazdığı sonat, konçerto ve senfoni uyarlamalarının tamamını seslendiren tek piyanist ünvanına erişmektedir. Sanatçı son olarak 2002 yılında da György Ligeti'nin piyano etüdlerinin kaydını yaptı. Olağanüstü bir hafıza, mükemmel bir teknik ve yorumlama gücüne sahip olarak nitelendirilen Biret dünyanın en geniş repertuvarlı piyanisti ünvanını taşımakta. Sanatçı şu anda Brahms'ın senfonilerinin piyano uyarlamalarını yazmakta. Kendi etüdlerini de bestelemiş olan ve bir süre sonra gün ışığına çıkartacağını söyleyen Biret, 70'i aşkın LP/CD'si ve bunlarin 2 milyon'a yakın satış rakamıyla klasik müzik dünyasının en çok sevilen ve aranan yorumcularından biri.
Sanatçı bugüne kadar Kraliçe Elizabeth (Belçika), Van Cliburn (ABD), Busoni (İtalya), Montreal (Kanada), Liszt (Weimar, Almanya) gibi birçok piyano yarışmasında jüri üyeliği yaptı. 1971'de T.C. Devlet Sanatçısı ilan edilen İdil Biret, Boğaziçi Üniversitesi'yle Eskişehir Anadolu Üniversitesi'nin “onursal doktora” ünvanlarını taşıyor. Yurtdışında aldığı ödüller arasında “Lili Boulanger Memorial”, “Harriet Cohen/Dinu Lipatti Altın Madalyası”, Polonya Hükümeti Kültür Liyakat Nişanı, İtalyan Hükümeti Adelaide Ristori Nişanı ve Fransa Hükümeti “Chevalier de L'Ordre de Mérite” nişanı bulunuyor. Türkiye'nin en prestijli müzik ödülü sayılan Sevda Cenap And Müzik Vakfı Onur Ödülü Altın Madalyası'nın da sahibi.

8 EYLÜL PERŞEMBE
YATRO: BAVUL, AYŞEN GRUDA
21.30 Amfitiyatro
30'lu yaşların sonundaki Berkcan (Volkan Severcan), bir sosyal paylaşım sitesi toplantısında karısının lise aşkı ile kaçıp kendisini terk etmesi üzerine ağır bir depresyona girer ve hayatı yaşamayı bırakır. Berkcan için hayat sadece karısının mektupları ve hatıralarından ibarettir. Berkcan, karısının hatıralarını takip ettiği bir seyahat dönüşü, bavullarının karışması sonucu Aslı (Melda Gür) ile tanışır. Aslı bir yayın evinde editördür ve o da birine bağlanamamaktan şikâyet etmektedir. Ayrıca başında zebella gibi duran annesi Devlet Hanım'dan (Ayşen Gruda) çekmediği kalmamıştır. Çok geçmeden Berkcan ve Aslı arasında bir bağ oluşur. Dost olmak ve aşık olmak arasında gelgitler yaşamaktadırlar. Sahne aralarında çıkan Psikiyatrist Basri Bey'in (Nuri Gökaşan) yardımı ile işler daha da karmaşık ve saçma bir hal alır.

9 EYLÜL CUMA
KONSER: BULUTSUZLUK ÖZLEMİ- MOĞOLLAR
21.00 Amfitiyatro
Bulutsuzluk Özlemi, 1980'li yıllarda kurulmuş Türk alternatif rock grubudur.
Grup adını Mümtaz Soysal'ın bir makalesinin başlığından almıştır. Türkiye'nin ilk Türkçe sözlü alternatif rock yapan grubudur. Tarzları, Anadolu Rock'ın dışında, “Türkçe sözlü rock yapılabilir mi” sorusuna karşı tepki olarak gelişmiş, Batı kaynaklı rock melodi ve ritimleriyle Anadolu melodilerinin bütünleştirilmesinden oluşmuştur.
Grup, şarkı sözlerinde özellikle sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konuları işlemiştir. Grubun değişmeyen üyeleri; Nejat Yavaşoğulları ve Sina Koloğlu'dur.
Grup 1980'li yıllarda kurulmuş ve 1986 yılında ilk albümünü çıkarmıştır. Türkiye'nin önde gelen rock grubudur. Genellikle “protest müzik” yapmaktadır. 1990•lardaki çalışmaları ile Türkiye'deki rock müziğin gelişimine olanak sağlayan Bulutsuzluk Özlemi, kendi türlerinin de ilklerinden biridir.
Grup şarkı sözlerinde sosyolojik, psikolojik, ekonomik ve politik konuları dikkate almıştır. Grupta Nejat Yavaşoğulları, Sina Koloğlu, Akın Eldes, Sunay Özgür, Utku Ünal, Deniz Demiröz, Berke Özgümüş, Burak Güven, Serdar Öztop,Kanöz Ozan gibi müzisyenler yer almıştır.
Irak Savaşı sırasında Nejat Yavaşoğulları'nın gitarının üzerindeki “Savaşa Hayır” yazısı Power Türk televizyon kanalı tarafından silikleştirilmiştir. Söz konusu kanalda sonra yayından da kaldırılan klip, gelen tepkiler üzerine sansürsüz olarak tekrar yayınlanmıştır.
fiu andaki grup başlıca…
Nejat Yavaşoğulları, Sina koloğlu, Sunay Özgür, Deniz Demiröz, Gencay Kıymaz'dan oluşmaktadır.
Türk Rock Müzik tarihi içerisinde önemli bir yere sahip olan Moğollar'ın temelleri 1967 yılında 5 genç müzisyenin, kendi yapmak istedikleri müziği ortaya koyabilmek amacıyla bir araya gelmesiyle atılmış olur. Çıktıkları kapsamlı Anadolu turneleri süresince bu toprakları ve müziklerini yakından tanımaları, onlara tarzlarını belirginleştirme konusunda yardımcı olacaktır. Moğollar yıllar içerisinde ortaya koydukları çalışmalar, yaşadıkları Avrupa maceraları ve kadro değişiklikleri ile 1976 yılında aktif müzik yaşantısına ortaklaşa bir kararla son verir.
1992'de bir televizyon programında dinlediği Moğollar'dan etkilenen Leman dergisi çizerlerinden Kaan Ertem, “Moğollar tekrar bir araya gelsin” çağrısıyla bir imza kampanyası açar. Bu kampanya dahilinde 4000'den fazla imza toplanır.
Moğollar bu çağrıya, yanlarına genç bir müzisyen olan Serhat Ersöz'ü de alarak, 31 Mayıs 1993'te İstanbul Cemal Reşit Rey konser salonunda verdikleri muhteşem bir konserle cevap verirler. 2008'e gelindiğinde grup, 40. kuruluş yılını kadrolarına solist olarak dahil ettikleri Cem Karaca'nın oğlu Emrah Karaca ile beraber çıktıkları kapsamlı bir Türkiye turnesi ile kutlarlar.
Moğollar, 2009 yılının Aralık ayında yayınlanan on birinci stüdyo albümleri “Umut Yolunu Bulur” ile müzikal hikayelerine kaldıkları yerden devam ediyorlar. Bu yeni albümün tanıtımı kapsamında birçok konser vermeyi planlayan Moğollar yeni şarkılarının yanı sıra, herkesin bildiği eski şarkılarıyla da dinleyicisiyle buluşuyor. 'Umut Yolunu Bulur' albümlerinin kayıtları sırasında müzisyen Utku Ünal'ı da, 2.davulcu olarak ekibe dahil eden Moğollar, güçlenen kadrosuyla yoluna devam ediyor.
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.