BEREKETLİ TOPRAKLAR
Güzelyurt ile birlikte Kuzey Kıbrıs'ın en verimli topraklarına sahip olan Karpaz, özgür eşekleri, uçsuz bucaksız kumsalları, tarihi kalıntıları ve manastırlarıyla görülmeye değer
15 Haziran 2009 / 14:51
TURİZMİN SESİ-ERSOY SOYDAN
Bu hafta Kıbrıs'a gidiyoruz. Akdeniz'in ortasındaki Kıbrıs kendine has şivesinden, soldan akan trafiğine kadar hem farklı, hem de Türkiye'den izler taşıyan bir ada ülkesi. Geçtiğimiz günlerde TUYED üyesi gazeteci arkadaşlarla birlikte Kuzey Kıbrıs'a bir tanıtım gezisi düzenledik. Bu gezide edindiğim Kıbrıs izlenimlerimi birer hafta arayla sizlere aktarmaya çalışacağım. İlk durağımız Karpaz Yarımadası.
Karpaz; Kıbrıs'ın doğusunda yaklaşık 80 km uzunluğunda ve 11 km genişliğinde bir yarımada. Salamis Körfezinin kuzeyinden başlıyor ve Apostolos Andreas Burnunun ucundaki Klidhes Adalarına dek uzanıyor. Burası Kuzey Kıbrıs'ın en iyi korunmuş, hatta el değmemiş bölgesi. Güzelyurt ile birlikte Kuzey Kıbrıs'ın en verimli topraklarına sahip olan Karpaz'da zengin tarihi kalıntılar da bulunuyor.
Mesarya Ovasının bitip Karpaz Yarımadasının başladığı noktada İskele kasabası yer alıyor. İskele'ye 1974 yılına kadar Trikoma deniyormuş. Larnakalı Türkler yerleşince adı Yeni İskele olarak değiştirilmiş, zira Türkler Larnaka'ya İskele diyormuş. EOKA'nın kurucusu Grivas burada doğmuş, komşu köy Sınırüstü ise Kıbrıslı Türklerin lideri Fazıl Küçük'ün memleketi. İki halkı birbirine düşüren çatışmaların izleri adanın her tarafında görülüyor. İskele'deki İkona Müzesinin duvarları da 1974 öncesinden kalma EOKA ve Enosis yazılamalarıyla dolu. İkona Müzesi 12.yüzyılda inşa edilmiş bir Bizans kilisesi, duvarları aynı dönemde yapıldığı anlaşılan resimlerle süslü. Burada Kıbrıs'ın en eski ikonaları sergileniyor. Biraz ilerideki Boğaz Mahallesi ise plajları ve balıkçı lokantalarıyla ünlü.
Dipkarpaz köyüne giden yol boyunca eski Rum köylerinin içinden geçiliyor. Hemen hemen her köyde terk edilmiş Rum kiliseleri ve tarihi kalıntılar bulunuyor. Bafra köyünde kayalara oyulmuş mezarlar; Çayırova köyüne 7-8 km uzaklıkta Fenikelilerin kurduğu bilinen liman kenti Knidus'un kalıntıları var. Büyükkonuk (Komikebir) köyünde de Aziz Oksentios'un mezarının olduğu kabul edilen tarihi bir kilise bulunuyor. Sazlıköy'ün hemen dışında da erken Bizans dönemine tarihlenen duvarları resimlerle kaplı Panagia Kyra Kilisesi yer alıyor. Bir başka Bizans yapısı da Boltaşlı köyündeki duvarları mozaiklerle süslü Panagia Kanakaria Kilisesi.
Karpaz'ın en eski ve en büyük camisi 19.yüzyılda inşa edildiği bilinen Mehmetçik (Galatya) köyü camisi. Sazlıköy'de de (Livadya) aynı döneme tarihlenen bir cami var. Diğer köylerdeki camilerin çoğu 1974 harekatından sonra inşa edilmiş yeni yapılar.
KARPAZ'DA HÂLÂ RUMLAR YAŞIYOR
1974 Harekatı sırasında Karpaz Yarımadasında yaşayan Rumların Güneyle bağlantısı kesilmiş, bu yüzden çoğu kaçamamış ve 5000 kadarı yerinde kalmş. Zaman içinde büyük bölümü Güneye gitmiş ama yaşlılar topraklarını terk etmemiş. Sipahi (Aya Trias) köyünde de 100 Rum yaşıyor, BM burada yaşayan Rumlara Çarşamba günleri konvoy eşliğinde 10 ton gıda maddesi getiriyor. 1974 yılından sonra Sipahi köyüne Trabzonlular yerleştirilmiş. Sipahi köyünde tabanı 6. yüzyılın başına tarihlenen boydan boya mozaiklerle kaplı Aya Trias Bazilikası bulunuyor. Arap akınları sonrasında hasar gördüğü sanılan yapının 10.yüzyılda terk edildiği sanılıyor.
Karpaz Yarımadasının son ve en büyük yerleşimi 3000 kişinin yaşadığı Dipkarpaz (Rizokarpaso) kasabası. Burada da 300 Rum yaşıyor. Eskiden yalnızca Rumların yaşadığı kasabaya 1974 harekatından sonra Türk göçmenler yerleştirilmiş. Köyün meydanında hem Rumların, hem Türklerin kahvehaneleri ve dükkanları var. Köyde camiyle kilise yan yana. Cami yeni bir yapı, köyün merkezindeki Hagios Synesios Kilisesinin geçmişi ise 12.yüzyıla kadar dayanıyor.
Dipkarpaz köyünün kuzeyinde Ayfilon olarak adlandırılan sahilde Kıbrıs'ın efsanevi kralı Pygmalion tarafından kurulduğu kabul edilen Karpasia antik kentinin kalıntıları yer alıyor. Karpasia'nın en önemli kalıntısı 12.yüzyılda inşa edildiği bilinen ve tabanı mozaiklerle süslü Hagios Philon kilisesi. Ayfilonla Apostolos Andreas Manastırı arasında Aphendrika antik kentinin kalıntıları bulunuyor. Aphendrika'daki üç kilise kalıntısı da görülmeye değer.
APOSTOLOS ANDREAS MANASTIRI
Karpaz Yarımadasının sonunda kendi adıyla anılan burnun ucunda Apostolos (Havari) Andreas Manastırı yer alıyor. Dipkarpaz'dan manastıra ulaşmak için 20 km daha yol yapmak gerek; yollar oldukça dar ve bozuk, ama doğrusu görecekleriniz için değer. Manastır Rum Ortodoks Kilisesinin kurucusu olarak da kabul edilen Havari Andreas'a adanmış. Ortodoks geleneğine göre Havari Andreas bir gemi yolculuğu sırasında burada karaya çıkmış ve yere vurduğu asasıyla mucizeler yaratan bir su çıkarmış. Şimdi denizin kıyısında akan pınarın işte bu su olduğu kabul ediliyor. Ortodoks dünyasının hac merkezlerinden biri olan manastır bu kaynağın etrafında gelişmiş.
Önce küçük bir şapel, sonra kilise, bunların etrafına da hacıların konaklaması için onlarca oda inşa edilmiş. Çevresi hediyelik eşya satan tezgâhlarca kuşatılmış olan manastırda aynı zamanda Kuzeydeki tek din adamı olan Zaharia Giorgou adlı papaz da görev yapıyor. Manastırı Rumlar kadar Türkler de ziyaret ediliyor ve burada tutulan dileklerin kabul olacağına inanılıyor.
Karpaz Milli Parkı, Karpaz Yarımadası'nın en ucunda, doğusunda Apostolos Andreas (Zafer) Burnu ve Klidhes adaları, batısında ise Dipkarpaz Köyü, Ronnas kumulları ve Antik Karpasia kenti ile sınırlanan alanda yer alıyor. Karpaz yarımadası özellikle de Karpaz Milli Park alanı; çok zengin bir ekosistemi barındırıyor. Kuzey Kıbrıs'ın bilinen, 1410 flora türü ve alt türlerin dörtte üçü Karpaz yarımadasında, yarısı da Karpaz Milli Parkında bulunuyor. Ayrıca 47 adet olan Kıbrıs endemiklerinin 24'ü, nadir olan bitki türlerinin de yaklaşık 100'ü Karpaz Milli Parkında varlığını sürdürüyor. Koruma altına alınmış 215 kuş türünden 147'si, 16 sürüngenden 12'si, 5 tür memeliden 2'si park alanında yaşıyor yada konaklıyor.
Karpaz Milli Parkının en batısındaki Ronnas kumsalı, Ay Philon kumsalıyla birlikte Chelonia Mydasların en önemli yumurtlama alanlarından biri. Akdeniz'deki Chelonias Mydas'ların dörtte biri üremek için Ronnas Körfezine geliyor. Altı küçük adadan oluşan Klidhes adaları da nesli tükenmekte olan, Ada Martısı ve Tepeli Karabatak'ın sığınağı. Nesli tükenmekte olan, Akdeniz Foklarının da bu çevrede yaşadığı biliniyor.
Milli Park sınırları içinde Dünyanın en güzel kumsallarından biri bulunuyor. 12 km uzunluğundaki Altın Kumsalı görüp te büyülenmemek elde değil, umarım Kıbrıslılar birkaç küçük tesis dışında yapılaşmanın olmadığı Altın Kumsalı korumayı becerir. Betonlaşırsa gerçekten çok yazık olur.
Dünyanın belki de eşek cenneti denilebilecek tek yeri Karpaz Milli Parkı. Dipkarpaz köyü ile Apostolos Andreas Manastırı arasında kalan bölgede yaşayan Rumların eşekleri 1974 Harekâtı sırasında özgür kalmış ve zamanla yabanileşmiş.
Askeri bölge ilan edildiği için yerleşime kapatılan bu yörede eşeklerde üreyip, çoğalmış. Şimdi burası özgür eşeklerin yurdu olmuş, ne diyelim darısı insanların başına... nasılgidilir? Karpaz, Kıbrıs'a Türkiye'nin 11 kentinde uçak seferleri yapılıyor. Taşucu ve Alanya'dan denizyoluyla da Girne'ye ulaşmak olanaklı. Karpaz, Yarımadasındaki son yerleşim olan Dipkarpaz Lefkoşa'ya 131 km, Girne'ye 140 km, Magosa'ya 81 km ve İskele'ye ise 61 km uzaklıkta.
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.