EGEMEN BAĞIŞ, TURİZMCİLERLE BULUŞTU
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin artık AB ülkelerine değil ilkelerine ihtiyacı olduğunu söyledi
02 Haziran 2011 / 04:10
TURİZMİN SESİ -BORA ÖZGEN -HANDE KURT
Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış,Türkiye Seyahat Acentaları Birliği (TÜRSAB) üyeleriyle Kandilli'deki Adile Sultan Sarayı'nda bir araya geldiği toplantıda yaptığı konuşmada, bugün Türkiye'nin turizmde geldiği noktada, TÜRSAB'ın çok büyük payının olduğunu söyledi
Başaran abime çok teşekkür ediyorum Türk Amerikan dernekleri başkanıyken uçak korkusu olmasına rağmen beni kırmayıp Amerika'daki yürüyüşümüze katıldı. Kendisiyle çok eskiye dayanan bir abi kardeş ilişkimiz var dedi.. TÜRSAB'ın artık Türkiye'nin değil, dünyanın markası haline geldi. Gerçekten Türkiye son 9 yılda rekor üstüne rekor kırmaya başladı. Şu anda içinde bulunduğumuz bu bina bir yatakhane imiş şimdi harika bir mekan olmuş.Topkapı'daki karakol harika bir restaurant oldu buda Türsab'ın başarısıdır. Müzeler ihalesini kazanıp çalıştırması da kaçakları önledi. Ama bu başarı ve enerji dolu olmasını Başaran abinin OF'lu olmasına bağlıyorum dedi.
TÜRSAB TÜRKİYE'NİN DÜNYAYA AÇILAN PENCERESİ
Sektörün başarısının arkasındaki en önemli güçte sektöre takoz olmayan bir devlet, sektörün önünü açan, sektöre destek veren ve turizmi, Türkiye'nin tanıtımını önemseyen bir devlet. Gerçekten TÜRSAB Türkiye'nin dünyaya açılmasına çok katkı verdi. Bağış, turizm sektörünün sadece Türkiye'ye gelip giden turistlerden, binalardan, tesislerden ibaret olmadığını kaydederek, Turizm sektörümüz, sizler, aynı zamanda da Türkiye'nin imajı açısında da çok önemli bir görevi ifa ediyorsunuz. Orada da sizlerle benim görev alanımın, AB sürecinin çok önemli bir ortak paydası var. Eğer sizler Türkiye'nin doğru imajını verme konusunda bu kadar maharetli olmasaydınız, biz 2004'de 45 yıllık bir beklemeye son verip Türkiye'nin müzakere tarihini almasını sağlayamazdık dedi
TURİZMCİLER AB SÜRECİNİN ÖNÜNÜ AÇTI
Anket sonuçlarından, Avrupa'dan Türkiye'ye gelenlerin Türkiye'nin AB üyeliğini çok daha sempatik ve içtenlikle desteklediklerini gördüklerini ifade eden Bağış, bu nedenle turizmcilerin başarısının AB sürecinin önünü açtı. Bağış, son yıllarda Türkiye'nin en önemli güçlerinden biri haline gelen ekonomik potansiyeline de turizm sektörünün çok büyük faydası olduğunun altını çizerek, bugün Türkiye'nin zengin coğrafyası, farklı uygarlıkları, kültürleri, zenginlikleriyle artık kendiyle de barışık bir ülke olmanın getirdiği avantajlarla potansiyelini çok daha iyi değerlendirebildiğini anlattı.
SÜMELA MANASTIRI'NDA 88 AKDAMAR KİLİSESİ'NDE 112 YIL ARADAN SONDA AYİN GERÇEKLEŞTİ
Eskiden tabularımız vardı bu ülkede, konuşmaktan, tartışmaktan çekindiğimiz tabularımız vardı. O tabuları hele turizmde kullanmayı aklımızdan bile geçiremezdik diyen Bağış, geçen yıl Sümela Manastırı'nda 88 yıl, Akdamar Kilisesi'nde de 112 yıl aradan sonra gerçekleştirilen ayinlere dikkati çekti.Bağış, ama bu ayinlerde ne Trabzon'daki vatanseverlerin ne de Akdamar civarındaki insanların tek bir tepki ortaya koymadığını ifade ederek, bundan 10 yıl evvel bu türlü adımların atılması durumunda vatan elden gidiyor, Türkiye'yi mi bölecekler?, Dinimize karışacaklar diye nutuklar atması beklenen çevrelerin bile doğru bilgilendirilmesiyle yurt dışından gelen binlerce inanç mensubunu misafir olarak gördüğünü söyledi.
TÜRKİYE'NİN AB SÜRECİNE İLİŞKİN BİLGİLER VERDİ
Rahmetli Menderes, 1959 yılında AB sürecini başlatan Başbakanımız. Ama Menderes'in başlattığı süreci kurumsallaştıran da rahmetli İnönü'dür. 1963 yılında Türkiye'ye gelen turist sayısı 198 bin 841. Türkiye'nin ulusal turizm geliri toplamı ise 8 milyon dolar. Bugün 30 milyonun üzerinde turistten bahsediyoruz, yan gelirleri, ek gelirleri hariç 21 milyar dolar, yan gelirleriyle 30 milyar doların üzerinde bir turizm gelirinden bahsediyoruz. 2023'de Türkiye'nin artık dünya pazarında en çok turist çeken 5 ülkeden biri olmasını öngörülüyor. 50 milyar dolarlık bir turizm gelirinden bahsediyoruz. Biz 8 milyar dolardan 30 milyar dolara çıkabildiysek, 50 milyar doları da rahatlıkla yapabiliriz. Daha da üzerine çıkabiliriz. Eğer bugün turist girişi açısından dünyada yedinci, turizm gelirleri açısında da dokuzuncu ülke olabildiysek demek ki biz bu işi biliyoruz. Demek ki TÜRSAB işini hakkıyla yapıyor. Demek ki burada devlet ve özel sektör el ele verince çok önemli başarıları birlikte ülkemize kazandırabiliyoruz.
SAĞLIK VE İNANÇ TURİZMİNDE İSTEDİĞİMİZ YERDE DEĞİLİZ
Bağış, daha üzerine gitmeleri gereken bir çok sektör olduğunu belirterek, daha sağlık turizminde, inanç turizminde istedikleri noktaya gelemediklerini kaydetti.
AB ÜLKELERİNE İHTİYACIMIZ YOK İLKELERİNE İHTİYACIMIZ VAR
Bizim AB ülkelerine artık ihtiyacımı yok, ama ilkelerine ihtiyacımı var diyen Bağış, AB sürecinde Türkiye'nin çok önemli badireler atlattığını dile getirdi. Bağış, Türkiye'nin 1963 yılında Ankara anlaşmasını imzaladığını, 1959'de ilk başvuruyu yaptığını ama 2004 yılına kadar müzakerelere başlamak için tarih bile alamadığını kaydederek, Neden? Kimisi gelmiş, 'bu işin yolu Diyarbakır'dan geçer' deyip hedef saptırmış, kimisi darbe yapmış süreci tamamen ötelemiş, kimisi onlar ortak biz pazar olur kafasıyla tamamen farklı bir yere çekmiş süreci. Ama bugün Türkiye'nin geldiği potansiyelin kendiyle barışık noktaya gelmesinin arkasında da AB süreci var. AB süreci olmasaydı bu ülkede hala Devlet Güvenlik Mahkemeleri olurdu. Hala idam cezası olurdu. Hala YÖK'ün yönetiminde, TRT'nin yönetiminde Türk Silahlı Kuvvetlerinin temsilcisi olurdu. Bunlarda Türkiye'nin imajına doğru değil yanlış katkı yapardı. Herkesten ve her şeyden çok da ordumuza zarar verirdi diye konuştu.
TÜRKİYE'NİN KALİTELİ YAŞAM STANDARDI VAR
Ama artık Türkiye'nin Avrupa standartlarında çağdaş bir demokrasi olmanın adımlarını attığını vurgulayan Bağış, daha da atılması gereken adımlar olduğunu kaydetti. Bağış, sadece demokratik standartlar açısından değil, hijyen standartları, teneffüs edilen havanın oksijen oranı açısından da AB'nin ilkeleri, yani müktesebat denilen 120 bin sayfalık kuralların özetine Türkiye'nin ihtiyacı olduğunu dile getirdi. Geçen seneye kadar Türkiye'de üretilen bebek mamalarında genetiği ile oynanmış organizmalar kullanılabildiğini dile getiren Bağış, Gıda güvenliğinin faslını açarken biz onu yasakladık. Bu Avrupalılar için değil, kendi bebeklerimiz için, daha sağlıklı bir neslin yetişmesi için çok önemli bir adımdı diye konuştu.
29 FASLI AÇMIŞ KADAR İŞ YAPMIŞ DURUMDAYIZ
Bağış, Türkiye'nin bu yolda daha çok atması gereken adım olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:İşte bu yüzden biz, Avrupalılar bu faslı açmış şu faslı açmış derdine kapılmıyoruz. Evet 33 faslın 13'ü açılmış durumda ama meclisimizin geçirdiği kanunlar, yapılan anayasal değişiklikler, yayınlanan yönetmeliklere bakılırsa aslında biz 29 faslı açmış kadar iş yapmış durumdayız dedi. Bağış, bu yolda önlerine bir takım engeller çıkarıldığını dile getirerek, şunları söyledi:600 bin nüfusu olan Kıbrıs'ın 26 ülkeyi adeta ipotek altına alarak bazı fasılları engellemesi. Bakın 26 Nisan 2004 tarihli Avrupa Konseyi kararı vardır. Yani Kıbrıs'ta uygulanan referandumdan 2 gün sonra zamanın üye ülkelerinin tamamı o zaman 15 üye ülkesi vardı. Kuzey Kıbrıs'a uygulanan izolasyonların kalkması yönünde bir karar aldı. Şu anda bu kararı uygulayan Kuzey Kıbrıs'a direkt vatandaşlarının gidip gelmesine izin veren, ithalat ihracat yapan tek bir AB üyesi ülke vardır. O ülkenin de yalnız kalmaması gerekir.
O ülke Güney Kıbrıs'tır. Güney Kıbrıslılar Kuzey Kıbrıs'a rahatlıkla gidip gelirken, ticaret, alışveriş yaparken diğer AB üyesi ülkelerin Kuzey Kıbrıs'ta ticaret yapmasını direkt seferlerin başlamasını, ithalatını, ihracatını engellemektedir. Bu kendi başına bir çifte standarttır. Bunu Avrupalıların yüzüne vurduğumuz zaman da 'haklısınız' diyorlar. Ama AB'nin kuralları oy birliğini gerektirdiği için de Rum Kesimi'nin bu ambargosunu da bir türlü kıramıyorlar. Onun için Türkiye olarak biz onların faslı açıp açmamasına bakmayacağız. Biz kendi standartlarımıza bakacağız.
AB SÜRECİMİZDE KARARLILIĞA DEVAM
Burada muhalefet partilerimizin de takdir etmem gereken bir yönünü sizlerle paylaşmak istiyorum. Bakın şu anda seçim ortamındayız. Seçimlere 11 gün var. Ama AB konusunu istismar eden muhalefet yok. Evet normaldir, seçimlerde tansiyonun yükselmesi işin doğasında vardır. Ama, AB gibi geleceğimizle ilgili ortak bir payda da iktidar-muhalefet birlikte hareket edebiliyoruz. Keşke her konuda aynı hassasiyeti gösterebilseler.
Gandinin bir lafı var; Yumruğu demir gibi sıkılmış ellerle tokalaşılmaz
Siyasetçiler ve sivil toplum örgütleri bir araya gelse takoz olmasalar geriye kalan fasılları 5 günde açarım.İstersek yaparız biz bunu gösterdik
Türkiye'nin önü çok açık turizm sektörünün önü çok açıktır.
İSTANBUL MARKASINI ÖN PLANA ÇIKARMAK ZORUNDAYIZ
Financial Times İstanbul 1. en yaşanılabilir bir kent seçti 2.Londra 3 New york seçildi. İstanbul'a ilk aşkım diyen bir Başbakanımız ve İstanbul'a belediye başkanlığı yapmış bir başbakanımız var .İstanbul'u yaşamayan bilmeyen daha önceki başbakanların İstanbul'u anlatması çok beklenemez.Başbakanımızın açıkladığı kanal projesi de çılgın bir proje olarak kamuoyuna açıklandı. Başbakanımızın her yaptığı bir çılgın projedir.Türk lirasından 6 sıfır atılması da çılgınlıktı. Okullara kitap veremezsiniz demişlerdi yaptık. Şimdi tablet bilgisayar vereceğiz diyoruz çocuklarımız o tablet bilgisayardan ders çalışacak internete bağlanacak not defteri olacak dediğimizde artık bize güveniyorlar bu hükümet verir valla diyorlar.
EGEMEN BAĞIŞ'IN MISIR İZLENİMLERİ
Geçenlerde Mısır'a gittim etraf çeşmekeş bu yollar niye böyle diye sordum şöför bana ne dedi biliyormusunuz burada belediye başkanını halk seçmezde ondan dedi.Demokrasımızin kıymetini bilelim.
Pramitleriyle Tarihi ile Mısır bizden daha fazla turist çeker diye düşündüm ama 12 milyon ziyaretçi geliyormuş niye diye sordum çok entrasan bir cevap geldi buraya bir gelen bir daha gelmez dedi. Türkiye çok önemli bize gelen bir daha geliyor ülkemizin kıymetini bilelim. Geçenlerde Antep'e gittim İmam Çağdaş'da yemek yerken sordum günde buraya kaç Suriyeli gelir dedim 200 kişi gelir cevabını aldım peki vizeler kalmadan önce kaç kişi gelirdi dedim en fazla 10 kişi dedi demek ki vizelerin kalması bir potansiyel yaratıyor avrupalı bu potansiyeli göremiyor.
ESTONYA'DAN GÜLLÜOĞLU TEŞEKKÜRÜ
Geçenlerde Estonya başbakanı ülkemizde yapmış olduğunuz yatırım için teşekkür ederim dedi .Şaşırdım biz burada baraj mı havaalanın mı yaptık diye düşünürken büyükelçiden açıklama geldi. Güllüoğlu baklavacılık burada bir şube açmış onun için bakanım dediler bir işletme için başbakanlık boyutunda teşekkür ettiler şaşırdım doğrusu...
BAŞARAN ULUSOY'UN MESAJINI ALDIM
Başaran beyin benim aracılığımla Başbakana gönderdiği mesajı aldım. Hükümetin devamında her hangi bir 'tereddütüm yok müzelerin işletmeciliği turizm bakanlığına bağlı olması ,Milli saraylara bağlı olan yerlerin de Turizm bakanlığına bağlanması notlarımı aldım ilk toplantıda bunları dile getireceğim.Bağış Seçim sonrası çok kişiyi tatile göndereceğiz onun için acenteler güzel programlar hazırlasınlar dedi. Ben 12 yıldır Şileliyim... Huzuru bulduğum oksijeni ile nefes aldığım ve her geldiğimde mutlu olduğum yerdir Şile. Şile Belediye Başkanı CanTabakoğlu ile görüştüm. Şile'de Deniz var Doğa var yeşil alanı bol ve oksijen deposu bir bölgemiz. Burada golf turizmi ile dünyanın merkezi olabileceğine inanıyorum .Şile turizm için kalkınması yaşanılabilir bir merkez olacak dedi. Son olarak da şunu hatırlatmak istiyorum dedi Hatalı sollama ölüm Hatalı oylama zulüm getirir diyorum dedi
https://www.turizminsesi.com/haber/egemen-bagis,-turizmcilerle-bulustu-10449.htm
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.