GEZİ PARKI'NIN TURİZM ETKİLERİ
Taksim Gezi Parkı'nda yaşanan olayların İstanbul ve Türkiye turizmine etkileri Taksim Turizm Platformu'nun Point Hotel’de düzenlediği 'Taksim Gezisi ve Turizm' başlıklı panelde değerlendirildi
26 Haziran 2013 / 16:51
Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel'in moderatörlüğünü yaptığı panelde, tecrübeli turizmciler İskender Çayla, Faruk Pekin, mimar ve akademisyen Prof. Dr. Haydar Karabey, Posta Gazetesi yazarı Yazgülü Aldoğan ve Yale Üniversitesi mezunu Gezi Kuşağı’ndan Eset Akçilad konu hakkında bilgilerini ve düşüncelerini paylaştı.
‘Türkiye’de Y Kuşağı Gençler’
Turizm eski Bakanı Bahattin Yücel’in, Taksim Gezi Parkı’nda yaşanan olayları tartışmak ve bilgi paylaşımında bulunmak için bir araya geldiklerini belirttiği panelde: “Ülke olarak son 20 günde farklı olaylara ve gelişmelere tanık olduk. Bu tartışmalarla Türkiye’de çok farlı kavramlar ortaya çıktı. Sosyologlar ve siyasetçiler yaşanan olaylara farklı yaklaşımlar gösterdiler ancak hepsinin ortak noktası ‘Y Kuşağı’ adı verilen yeni bir gençlik kesiminin Türkiye’de farklı düşünceleri seslendirdiği ile ilgiliydi. Gerçekleştirdiğimiz toplantı da bugün, o kuşak ne düşünüyor konusu hepimizi yakından ilgilendiriyor” dedi.
Gezi Parkı direnişine ilk günü itibariyle destek olan ve Taksim inisiyatifi üyesi, Yale Üniversitesi mezunu ‘Y Kuşağı’ temsilcisi Eset Akçilad, süreci şu sözlerle anlattı:“Gezi Parkı direnişin ilk günlerinde dünyanın en demokratik ve barışçıl yeriydi. Bayrak yoktu, ayrışma yoktu. Herkes her şeyi birbiriyle paylaşıyordu. Direnişi farklı boyuta taşıyan en büyük etken ise flama ve bayrakların meydana ve parka getirilmesi oldu. Siyasi gruplar kiloyla bayrak getirdiler. Bu durum herkesi çok tedirgin etti. Çünkü amaç belirli bir gruba ya da partiye rant sağlamak değildi. Biz Gezi Parkı için oradaydık. LGBT ve devrimci Müslümanların aynı sofrada yemek yemesi hepimiz için bir dönüm noktasıydı. Gezi'den aklımda kalan en güzel şey bu. Daha sonra duran adam ve park platformlarıyla süreç devam etti. Bu Türkiye’ye büyük katkı verecek. Şu anda dil sorunu yaşıyoruz. Evrensel ve bütünleştirici bir dil yakalamalıyız. Böylece uzun yıllardır tartışılmayan pek çok sorun tartışılmaya başlanacaktır.”
’Kriz Yönetiminde Bir Alt Yapımız Yok’
Panelde konuşan deneyimli turizmci İskender Çayla ise küçük olayların hızla büyümesi, uzlaşılacak, muhatap olunacak kimsenin bulunamamasının süreci ve turizmi çok etkilendiğini belirterek, sektörün kriz yönetiminde bir alt yapının olmamasını eleştirdi. Bu konuda hakkında hep konuşulduğunu ama henüz bir şey yapılmadığını belirten Çayla, “Bu durumu sektör örgütleri yurt dışına da anlatmaya çalıştı” dedi. Süreç devamında protestoların nereye gideceğini kestirmenin olanaksız olmasının da sektörü giderek yıpratacağını, ekonomik gelişmelerin de her zaman istikrar sağlamadığını sözlerine ekledi. Çayla : “Turizmciler olarak çok ciddi bir olayla karşı karşıya kaldık. Yaşanan zarar reel ekonominin içindeki insanların, yurtdışından turisti ve dövizi getiren insanların zararıdır. Divan’a atılan gazlardan dolayı rezervasyon iptalleri yaşıyoruz. Bu hareket yurtdışında büyük endişe uyandırdı. Bölgede yeni bir otel ya da AVM yapılması kesinlikle gereksiz olduğunu düşünüyorum. Bu İstanbul’un konaklama sorununa asla çözüm değildir. Böyle bir eksiğimiz yok. Buna sektör olarak karşı çıkmalıyız.”
‘Mekan Üzerinden İktidarlık Yapılıyor’
Mimar ve akademisyen Prof. Dr. Haydar Karabey, İstanbul’un giderek betonlaşmaya başladığını ve inşaata dayalı bir büyümenin hiç sağlıklı sonuçlar ortaya çıkarmadığını söyleyerek dünyaca ünlü Central Park ve Hyde Park’tan örnekler vererek, “Her yıl Hyde Park’ın ortasına dünyanın en iyi mimarları buraya gelip şov yapıyorlar. Şu an parka baktığınızda yemyeşil bulursunuz çünkü etkinlik bittiğinde yapıları söküp götürürler. AVM konusundaki önerim ise meydanın altına yapılma konusu. Yer altına doğru gelişen şehirlerde, AVM’lerin olmaması artık komik olur hale geldi günümüzde. Dünya’nın en pahalı binalarının ve otellerinin baktığı parkların Central ve Hyde Parkları’nın olduğunu biliyor muyuz? Siz turizmcilerin otelleri de bugün Gezi’ye bakan değerli oteller olabilir” dedi.
‘Turizm ve Demokrasi’ye Sahip Çıkalım’
Posta Gazetesi yazarı Yazgülü Aldoğan da konuşmasında, “Kongre Vadisi’nde eskiden yeşil bir alandı ama şimdi öyle mi? Gezi Parkı'nın da aynı şekilde bakirleşmesinden endişe duyuyorum. Bizler medya olarak bu konunun üzerine fazla düşmedik, tepkimizi dile getiremedik. Ama gençler umut dolu ve cesaretliler bizlere göre. Korkunun birleri esir aldığını düşünüyorum. Umarım bizlerde gençlerimiz gibi demokrasiye sahip çıkabilir ve cesaretleniriz” sözleriyle durumu değerlendirdi. Aldoğan, hükümetin Gezi Parkı olaylarını iyi yönetemediğini de sözlerine ekledi.
Kültür turizminin önde gelen isimlerinden Faruk Pekin ise, “ Taksim’de müthiş güzel bir şey yaşandı. Kendi içinde doğan bu hareket halkı çok bilinçlendirdi. Turizm, anlık tahliller ve tuhaf sayısal tahliller yapılamayacak kadar değerli ve kültürel bir olgudur. İstanbul bu olaylarla sınıf atlamıştır” derken, “Kent turizmi önümüzdeki yılların en büyük kazancı olacak. Kent turizmi artık Ayasofya ya da Sultanahmet’i gezmek değil. Bienallere ev sahipliği yapabilen bir kent olma yolunda ilerlemesi lazım. Türkiye’de turizmin tek para kazanacağı alan kültür turizmidir. Maalesef bu ülkenin kültür politikası yoktur” dedi.
Kaynak:
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.