22 Eylül 2024
  • İzmir36°C
  • İstanbul28°C
  • Antalya32°C
  • Ankara31°C

KADİR TOPBAŞ’A ONUR MADALYASI

Marmara Grubu Vakfı, Dünya Yerel Yönetimler Birliği (UCLG) Başkanı seçilmesi dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a onur madalyası verdi

KADİR TOPBAŞ’A ONUR MADALYASI

27 Temmuz 2011 / 14:16

BORA ÖZGEN-TURİZMİN SESİ


Marmara Grubu Vakfı, Dünya Yerel Yönetimler Birliği (UCLG) Başkanı seçilmesi dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a onur madalyası verdi.

Marmara Grubu Vakfı , Dedeman Otel'de düzenlendiği aylık toplantıda konuşan Topbaş, İstanbul'un kendi değer ve özelliğiyle yaşam için bir ayrıcalık olduğunu belirterek, "Bir ülke özelliği gösteren bir şehirdir İstanbul. Bu yüzden sadece idareciler değil, gücü yeten herkes bu şehir için sorumludur" dedi.

Topbaş, İstanbul'a en iyi hizmeti sunmak için gayret sarf ettiklerini vurgulayarak, "İstanbul'a ne kadar hizmet edersek edelim doyumsuz bir şehir. İstanbullular VIP yaşama hazır insanlar bu bakımdan çok daha fazla çalışmak durumundayız" diye konuştu.

İstanbul'da ekip çalışmasıyla başarıyı yakaladıklarını ifade eden Topbaş, "UCLG ile de çok büyük bir sorumluluğu üzerimize aldık.

Göreve geldiğimden bu yana dünyada olan her şeyi yakından takip ediyoruz ve zamanı iyi kullandığımız için her birine yetişebiliyoruz" diye konuştu.Somali'nin de aralarında bulunduğu bazı bölgelerde ekiplerinin çalışmalar yaptığını dile getiren Topbaş, "Buralara nasıl bir destek verebileceğimiz konusunda dünya belediyeleri olarak bir çalışma yürütmekteyiz.

Dünyanın herhangi bir yerindeki her türlü olumsuzluğa karşı müdahale edebilmek için çabalıyoruz" dedi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş, küresel ve bölgesel dengelerin değişimine tanıklık edildiğini, Avrasya ve Orta Asya bölgesi yeni bir güç haline gelirken, Türkiye ve İstanbul'un buna merkezlik yaptığını, bu sürecin iyi okunması durumunda etkin bir güç haline gelinebileceğini kaydetti.


İstanbul'un, Avrupa'nın 23 ülkesinden büyük olduğunu vurgulayan Topbaş, şöyle devam etti: "Türkiye'deki tüm resmi kurum ve kuruluşların, özel idare ve bakanlıkların bir yılda yapmış olduğu yatırımların yüzde 26'sını biz yapıyoruz. Bunun ekonomik ve sosyolojik yansımaları ortadadır. İstanbul'daki görev sürecimizin bitmesiyle birlikte yapmış olduğumuz yatırımlar 44 milyar TL'yi bulacak. Dünya yerel yönetimleri bir ülkenin kalkınmasında başrol oynar. Bu yüzden bize daha çok görev düşmektedir. Sadece İstanbul'a değil, Türkiye'ye karşı da sorumluyuz."dedi…

İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu da Topbaş'ın İstanbul'u içten kucakladığını ve hiçbir ayrım gözetmeksizin geliştirmek konusunda önemli çalışmalar yaptığını anlatarak, "Yakınındaki bir mesai arkadaşı olarak, onun yüreğini, heyecanını ve İstanbul'u bir dünya kenti yapma konusundaki arzusunu ve vizyonunu çok iyi biliyorum.

 İstanbul sevdası sebebiyle ona hayranlık duyuyorum" dedi.

Sadece İstanbul için değil, tüm dünyada belediyelerle ilgili hizmetlerin yürütülmesinde bir dünya vizyonu oluşturulması bakımından Kadir Topbaş'ın heyecanının etkili olduğunu vurgulayan Mutlu, Topbaş'ın UCLG'nin başına getirilmesi dolayısıyla gurur duyduklarını söyledi.

 

Fener Rum Patriği Bartholomeos'a son olarak söz verildi Bartholomeos ise bana verilen süreyi Bakan Topbaş'a verseydiniz keşke dedi ve İstanbul park ve bahçelerindeki laleler için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş'a teşekkür mektubu gönderdim .Başkan çok yoğun olduğu için cevabı gelmedi dedi..

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş,soru cevap şeklinde yapılacak bir sonraki toplantı için söz verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş  İstanbul'da yapılan yatırımlar ve hizmetler konusunda bilgi verdi

Türkiye, 10 bin doların üzerinde kişi başına gelire sahip, 70 milyonun üzerinde nüfusu olan en büyük 6. ekonomi.Ve İstanbul bu ekonominin lokomotifi. Son 7 yılda dünyanın Türkiye'nin lokomotifi İstanbul her alanda büyük mesafeler kaydetti. Daha temiz, daha estetik ve daha bilge bir kent haline geldi.  Bu sebeple dünyanın 150 metropolü arasında yapılan bir araştırmada New York, Londra ve Tokyo gibi devleri geride bırakarak birinci olduk.

Çünkü biz İstanbul'un yollarını, kavşaklarını, köprülerini inşa ederken; vapurlarını, tramvaylarını seçerken; toplu konutlar, kentsel dönüşüm planları yaparken ihtiyacın yanı sıra estetiği de gözetiyoruz.
Kentin dekorasyonuna zenginlik katan işler çıkarıyoruz. Bu kenti geleceğe taşıyacak projelerin şekillenme sürecine sivil toplumu, meslek birliklerini, üniversiteleri ve özel sektörü de katıyoruz.
Bu yüzden bu kentin vapurunu da tramvayını da taksisini de hemşehrilerimize seçtirdik.

Kentsel dönüşüm planları, ilgi kesimlerin öneri ve beklentileri doğrultusunda yapıldı. Bu da kente ayrı bir değer kattı. Bu kentin geleceğe daha güvenli bir şekilde hazırlanmasını sağladı. Biz sadece kente altyapı yatırımları yapmadık. İstanbul'un havasını, suyunu ve denizlerini de temizledik. Kentin anayasası niteliğindeki il çevre düzeni planını yaptık.

Çok merkezli çağdaş bir metropol planladık.
Kartal'da Ankara büyüklüğünde bir merkez oluşturuyoruz.
Cendere Vadisi'ni İstanbul'un Silikon Vadisi'ne dönüştürüyoruz.
Kentte turizmi geliştirdik. Tarihi eserleri ihya ettik. Kayıp eserleri gün yüzüne çıkardık. Süleymaniye'de bu kente ruhunu veren Türk mahallesini, kültürünü günümüze taşımak için kolları sıvadık.
Netice olarak bugün İstanbul, son derece şık otelleriyle, kongre merkezleriyle, sanat galerileri ve müzeleriyle ziyaretçilerini cezbediyor.
7 yıl öncesine göre üç kat artan turisti, modern ve temiz otellerinde ağırlıyor.Uluslar arası şampiyonalara, dünya çapında spor salonlarında, yarış pistlerinde ve arena ölçeğindeki stadyumlarında başarı ile ev sahipliği yapıyor. Bu kent, sünnet düğünlerinden okul balolarına, yemekli aile toplantılarından uluslar arası kongrelere kadar her etkiliğin birkaç otel salonunda yapıldığı günleri geride bıraktı.

Artık bu kentin dünya çapında beğeni toplayan dev kongre merkezleri var. Bu merkezlerde dünyaya etki eden kararların alındığı organizasyonlar yapılıyor. Küresel krize de küresel ısınmaya da İstanbul'da çözüm aranıyor. Sultanahmet'te olduğu gibi yayalaşan meydanları ile İstanbul, 24 saat canlı bir kent haline geliyor.
Özellikle Taksim Meydanı Projesi ve oradaki Topçu Kışlasının restitüsyonu ile bu kent farklılıkların bir arada barış içinde yaşadığı çok önemli bir meydan kazanmış olacak.

Elbette daha yapacak çok işimiz var.
Bu sebeple hız kesmeden aşkla ve şevkle çalışmalarımızı sürdürmeye devam edeceğiz.Son 7 yılda İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan yatırımların toplamı yaklaşık 44 milyar TL'yi buluyor.
Elbette bu devasa bir rakam. Bu kısa sürede bu rakamın her ayrıntısına girmek, kalem kalem açıklamak mümkün değil.
Bu sebeple ben 5 ana başlık altında yapılan yatırımlara kısaca değinmek istiyorum. 

Stratejik öncelik taşıyan yatırım alanlarımızın başında ulaşım geliyor.
Son 7 yılda yapılan 23 milyar TL ulaşım yatırımı bunun en açık göstergesidir. Biz, sadece yeni yollar, yeni metro hatları yapmadık.
Biz ulaşımda karayolu, deniz yolu ve raylı sistem entegrasyonunu gerçekleştirdik. Planlı çalıştık. Bakınız, biz göreve geldiğimizde günlük yolculuk sayısı 11 milyondu. Şu anda 23 milyonu bulmuş durumda. Yakın bir gelecekte ise 45 milyona çıkacak. Biz önlemlerimizi buna göre alıyor ve yatırımlarımız bu durumu dikkate alarak planlıyoruz.

Bu çalışmaların İstanbul ulaşımına büyük katkılar sağladığı açıktır. Örneğin trafiğe her gün 464 araç eklenmesine karşın yolculuk süresi düştü.1987 yılında her bin kişiye 71 araç düşerken bugün bu rakam 224'e yükseldi. Buna rağmen 1987 yılında 53 dakika olan ortalama yolculuk süresi geriledi.O dönemle bugünü karşılaştırırsak; 1987'de nüfus 7 milyonken bugün 14 milyon; yani 2 katı. O dönemde turist sayısı 2,5 milyonken bugün 9 milyon. Nerdeyse 4 katı.

Kısacası o dönemden bugüne kent içi ulaşımda hareketliliği ve yoğunlu arttıran bütün parametreler artmış durumda. Buna rağmen planlı yatırımlarla ortalama seyahat süresini düşürdük. 2004 yılında kent içi ulaşımdaki payı yüzde 88 civarındayken biz bunu yaptığımız yatırımlarla, artan otomobil sayısına rağmen, yüzde 83'lere çektik. Raylı sistemin ulaşımdaki payını yüzde 8'lerden 13'e çıkardık. Deniz yolunu kullanan yolcu sayısında da önemli bir artış yaşanmıştır.

Hedefimiz ulaşımda bu rakamları raylı sistemler lehine değiştirmekti. Ortaya çıkan bu tablo doğru yolda ilerlediğimizi göstermektedir.
2014'e geldiğimizde yapımı devam eden 52,5 kilometrelik raylı sistem hattı ile birlikte Marmaray da devreye girmiş olacak. Banliyö sisteminin hafif sisteme dönüştürülecek. Böylece 2014 yılında İstanbul'da toplam raylı sistem uzunluğu 230 kilometreyi aşacak. Raylı sistemde taşınacak yolcu sayısı 5 milyonu bulurken, raylı sistemlerin ulaşımdaki toplam payı da yüzde 31,1'e yükselecek. Buna karşın son 7 yılda İstanbul'a 231 kavşak ve 404 kilometre yol ilave etmemize rağmen karayolunun ulaşımdaki toplam payı yüzde 66,7'ye gerileyecek.

Bu İstanbul ulaşımında büyük bir sıçramadır.
Denizde ise 2004 yılında Şehir Hatları dâhil günde ortalama 175 bin yolcu taşınırken bu rakam bugün 240 bini bulmuştur. Zaten deniz ulaşımındaki bu başarımız sayesinde İDO'nun özelleştirme süreci başarıyla tamamlanmıştır. Bundan 5 yıl bilet entegrasyonunu hayata geçirerek, toplu ulaşımda bir devrim yaptık. Vatandaşlarımızın tek bilet ile tüm toplu taşıma araçlarından istifade etmesini sağladık. Bu sayede kent içi hareketlilik arttı. Bu ulaşımda bilet, fiyat ve araç entegrasyonunu sağlayan dev bir adım oldu. Ayrıca otomobil sahiplerinin de ulaşımını kolaylaştıran “Park Et Git” sistemini uygulamaya geçirdik. 
Bu sistem ulaşımda entegrasyonu sağlayan son adım oldu.
Araçlarını kurduğumuz otopark ve transfer merkezlerine bırakan vatandaşlarımız trafik yoğunluğuna girmeden istedikleri noktalara rahatça ulaşır hale geldiler.

Bu sebeple İstanbul'un otopark kapasitesini de arttırdık.
2004'ten önce toplam 1592 otopark vardı. Biz bunlara 817 yeni otopark ekledik ve toplam otopark 2421'e çıkardık. 139 bin olan otopark kapasitesi 338 bine ulaştı. Hedefimiz ise bu sayıyı zeminaltı otoparkları ve transfer merkezleriyle birlikte 3137'ye çıkarmak. Bu yaklaşık 650 binlik bir araç kapasitesi demektir. Bu kapasite İstanbul'daki park ve ulaşım sorununu çözmekte çok faydalı olacak.Diğer yandan hayat standartları yüksek bir İstanbul için çevre yatırımlarına önem veriyoruz. Örneğin dere ıslahları konusunda önemli mesafeler kaydettik.2004 yılına kadar İstanbul'da 203 kilometre dere ıslahı yapılmıştı. Biz kendi dönemimizde bunun yarısından fazlasını yaptık. Islah ettiğimiz dere uzunluğu 131 kilometre. Kamulaştırmalarla birlikte bunların toplam maliyeti 1 milyar 257 milyon TL oldu. Bugüne kadar yaklaşık 16 bin metrelik kısmında ıslah çalışmaları tamamlanan Kurbağalıdere'de son etapta1200 metrelik bir kısmı ıslah ediyoruz.

Denize kadar olan 3 kilometrelik kısımda da yetersiz olan dere kesitlerini genişletiyoruz. Dere kesitlerinin genişletilmesi dereleri taşkınlara karşı daha güvenli hale getiriyor. Denize atıksu girişini engellemek için 32 bin metre atıksu kolektörü döşedik. Ayrıca dereden 170 bin metreküp pislik çıkardık. Ayamama deresinde işgal ve istimlâk sorunlarını hızla çözüyoruz. Derenin taşmaması için TEM'in altındaki yetersiz menfezleri genişletiyoruz.E-5 ile Marmara Denizi arasında kalan 3800 metrenin yarısını ıslah ettik. Çalışmalar 2011 sonuna kadar bitecek. E-5 ile TEM arasında kalan kısmın da ihale hazırlıkları bitmek üzere.

Diğer yandan Boğaz'dan Haliç'e temiz su hattı döşüyoruz. Bu Haliç'in kesin olarak İstanbul'a kazandırılması açısından çok önemli bir proje.
Yaklaşık 5 bin metrelik bir tünel yapıyoruz. TBM makinesi ile günde 10 metre kazıyoruz. Kısa zamanda hizmete alacağız. Zaten 2004'te 18 kilometre olan yüzülebilir sahilleri 421 kilometreye çıkardık. Bu denizlerin temizliği konusundaki hassasiyetimizin en açık göstergesi. Atıksuların arıtılmasına da büyük önem veriyoruz.1994 öncesinde yüzde 9'larda olan arıtımı biz yüzde 85'lere taşıdık. Ataköy İleri Biyolojik Arıtma Tesisi'ni tamamladık. Bu tesisin kapasitesi günlük 400 bin metreküp.
Bir başka deyişle kentte kullanılan günlük 2 milyon metreküplük suyun 1/5'ini arıtıyor. İnşaatı süren Ambarlı ve projesi hazırlanan Selimpaşa tesisleri de bittiğinde kentte atık suların yüzde 99'u arıtılıyor olacak.
Depolanan atıkların gazından enerji elde ediyoruz.
Şu an çöp gazından yılda 80 bin hanenin ihtiyacını karşılayacak kadar elektrik enerjisi üretiyoruz.

Yeni açacağımız tesislerle 46 megavat elektrik enerjisi üretim kapasitesine ulaşacağız. Bu da yılda 200 bin hanenin elektrik enerjisi ihtiyacını karşılayabilir bir kapasitedir. Böylece küresel ısınmanın dünyayı tehdit ettiği bir dönemde yılda 1 milyon 200 bin ton emisyon azaltımı sağlayacağız. Bu rakam diğer tedbirlerimizle birlikte 1 milyon 800 bin tona çıkıyor. Yine İstanbul'da toplam 45 megavat kurulu güce sahip olan rüzgâr enerji santralleri kurmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Geliştirilecek 60 kişilik hidrojen yakıtıyla çalışan botları, turistik amaçla Haliç'te kullanmayı planlıyoruz.

İstanbul'un dünya üzerinde hak ettiği yere gelmesinde turizm ve kültür yatırımlarının yeri büyük olacaktır. Bu bilinçle yaptığımız çalışmalar da neticesini veriyor. Küresel ekonomik krize rağmen 2004–2010 arasında İstanbul'a gelen turist sayısı yüzde 300 arttı. Günümüzde ise 9 milyonu buldu. Yapılan bir araştırmaya göre 2011 yılının en iyi turizm merkezleri arasında yer aldık. Londra ve Paris'ten sonra Avrupa'da en çok ziyaret edilen 3. kent olduk. Kongre turizminde de önemli mesafeler kat ettik.
1999'da İstanbul'da 23 kongre yapılıyordu. Günümüzde bu rakam 100'e çıktı.

Avrupa Kültür Başkentliği ve dünya çapında küresel kararların alındığı birçok organizasyona ev sahipliği yaptık.
2012 Avrupa Spor Başkenti İstanbul'un gelecekte de kültür ajandası yoğun olacak. Bu amaçla kente dünya standartlarında Haliç ve İstanbul kongre merkezlerini yaptık.Ataköy Sinan Erdem Spor Kompleksi de İstanbul'un ev sahipliği yaptığı uluslar arası organizasyonların sayısının artması açısından önemli. Daha açılışı ile birlikte Dünya Basketbol Şampiyonasına başarı ile ev sahipliği yaptı.
İnşaatı 1993'te başlayan ve yapımı yılan hikâyesine dönen 15 bin kişilik bu tesisi biz 1 yılda bitirdik.

Teleskopik hareketli tribün sistemi gibi çağdaş sistemlerle son derece modern bir tesisi kente kazandırdık. Akustik yapısı son derece gelişmiş olan bu tesis sadece spor karşılaşmaları için değil konserler için de ideal bir yapı oldu. Silivrikapı Buz Pateni Salonu ise hem bir ilk hem de uluslar arası şampiyonalara ev sahipliği yapması sebebiyle geleceğe yaptığımız bir yatırım oldu. Diğer yandan İstanbul'un turizm altyapısı da hızla gelişiyor.

Kentte son 6 yılda toplam yatak kapasitesi 23 binin üzerinde artış gösterdi. Kente yeni yaklaşık 630 yeni otel inşa edildi. Şu anda yapımı süren toplam 32 bin yatak kapasiteli 92 otel bulunuyor.
Ayrıca kentin dış dünya ile irtibat noktalarını kuvvetlendiriyoruz.
Bazen günde 900 iniş kalkışla sınırlarını zorlayan Atatürk Havalimanı ve trafiği yoğunlaşan Sabiha Gökçen Havaalanını desteklemek için kente yeni bir hava alanı öngörüyoruz.

Mevcut havaalanları ile 3. havaalanına bağlantı sağlamak üzere raylı sistem hattı planladık. Kruvaziyer liman sayısı arttırmayı hedefliyoruz.
Salıpazarı, Haydarpaşa ve Zeytinburnu limanları kruvaziyer liman olarak hizmet verecek.  Kartal'da kruvaziyer liman oluşturulacak.
Yine İstanbul'a kazandıracağımız 10 teknepark ile sadece İstanbulluların değil, bu kente ziyarete gelen teknelerin de güven içinde parklanmalarını sağlayacağız.

Diğer yandan İstanbul'un dört bir yanında kültür merkezleri inşa ediyoruz. Kente 20 yeni kültür merkezi kazandırdık. 
4 merkezin ise yapımı sürüyor. Diğer yandan koltuk kapasitesinde de büyük artış yaşadık. Kültür merkezlerimizdeki koltuk kapasitesini yüzde 1546 oranında arttırdık. Bu da 20 bin 530 yeni koltuk demektir.
Kentin sembol yapılarından biri olan Florya Akvaryum'unu da hizmete aldık. Akvaryum'da Karadeniz'den Pasifik'e uzanan toplam 16 bölge ve 1 yağmur ormanı bulunuyor. Binlerce canlıyı barındıran, dünya çapındaki bu tesisi mutlaka görmelisiniz. Zaten biz de akvaryum sayesinde İstanbul'a yılda 2,5 milyon turist çekmeyi hedefliyoruz. Ayrıca Cumhuriyetin Kuruluşu ve İstanbul'un Fetih yıldönümlerini bir şölene dönüştürdük.

Bu görkemli kutlamalar sayesinde İstanbul, bu önemli günlerde dünyanın ilgi odağı oluyor. Bu yıl kutlamalara İstanbul'un kardeş kentlerinin belediye başkanları da iştirak etti. Çok başarılı bir kutlama gerçekleşti.
Aynı zamanda tarihi eser restorasyonuna büyük önem veriyoruz.
Toplam 240 milyon TL'lik bir maliyetle birçok tarihi eseri restore ediyoruz.
Bunun 140 milyon TL'lik bölümü tamamlandı. 28 eserin restorasyonu sürüyor.İstanbul'un sembollerinden olan Çemberlitaş Sütunu restore edildi. Bu amaçla Muğla'dan ve Pınarhisar'dan taş getirildi.
Orijinaline uygun ve hassas bir restorasyon yapılması için çalışıldı.
Yine Taksim'deki Cumhuriyet Anıtı büyük bir titizlikle restore edildi. Buradaki tören alanı nerdeyse 2 katına çıkarıldı.
Anıta yaklaşmak kolaylaştırıldı.

Tekfur Sarayı, Anemas Zindanları gibi birçok eserin restorasyonlarına devam ediyoruz. 1980'lerin sonuna kadar tarihi eserlerin tahribi inanılmaz boyutlaraulaşmıştı. Ancak bizim hassasiyetimiz tarihi gömmek değil, yaşanılır hale getirmek amacını taşıyor.
Yaptığımız projeler bunun en güzel örneklerini taşımaktadır.
Örneğin tarihî Bizans eserlerinden Şerefiye sarnıcının restorasyonuna başladık. Şerefiye Sarnıcının üzerindeki binayı yıktık.
Anıtlar kurulunun surları taşıma izni vermesine rağmen Haliç metro geçişindeki Ceneviz surlarını yerinde muhafaza ederek metroyu altından geçiren projeyi kurula sunduk.

Yenikapı, Aksaray ve Şehzadebaşında metro inşaatı sırasında tarihi buluntulara rastladık. Bu tarihi birikimi ezip geçmedik, aksine sahip çıktık.
Bölgeyi yaklaşık 55 milyon harcayarak arkeolojik kazı alanına çevirdik. Kazılarda 22 ahşap batık gemi bulundu. Gemilerin 20'si tuz arındırma havuzuna taşındı. Kalan 1 batığın taşıma işlemi diğerinin ise kazı çalışması sürüyor.Kazıda çanak, çömlek, ev eşyası, süs eşyası, terlik gibi 35 bin envanterlik eser bulundu. Yine bölgede Şapel ve fener yapıları bulduk. Şapelin kaldırılmasını tamamladık.

Buluntularla Yenikapı'da bir arkeolojik müze kuracağız.

Bugüne kadar toplam 3,5 milyar TL'lik yatırım yaptığımız sosyal belediyecilik hizmetleri ile İstanbul'da ihtiyaç sahiplerinin standartlarını yükseltiyoruz. Evde bakım hizmetinden, sağlık taramalarına, kupon yardımlarına kadar pek çok alanda sosyal belediyecilik hizmetlerimizi biliyorsunuz.Bu konuda yoğun bir çalışma içindeyiz. Örneğin 2 olan bu özürlü merkezlerinin sayısını 20'ye çıkardık.34 Kadın ve Aile Sağlığı, 3 Görüntüleme Merkezi ile hizmetlerimizi sürdürüyoruz. Bu merkezlerde yaklaşık 5 bin kanser ön tanısı yaptık. Kanserde erken teşhisin hayat kurtardığı düşünüldüğünde bu teşhislerin ne kadar önemli olduğu anlaşılacaktır.

Evde sağlık hizmetleri kapsamında 89 bin kişiye hizmet verdik.
İlk defa engellilere yönelik ulaşım hizmeti başlattık. Engelliler için 91 noktada özel sinyalizasyon sistemi kurduk. Onlara yönelik 24 noktada kavşak dizayn ettik. 50 noktada çalışmalar sürmekte. Toplu taşıma araçlarını ve kaldırımları engellilere uygun hale getiriyoruz. Onlara yönelik sosyal aktiviteler düzenliyor; İSMEK'te eğitim vererek istihdamlarına katkıda bulunuyoruz. 971 engelli vatandaşımızın iş sahibi olmasını sağladık. İSMEK adeta bir halk üniversitesi olarak hizmet veriyor. İSMEK, hanımlar, engelliler ve toplumdan dışlanmış kesimleri, topluma entegre ediyor.

Kursiyerlerin yüzde 80-90'ı kadınlardan oluşuyor. İSMEK'ten 1996–2004 arasında 70 bin kişi eğitim aldı. Biz, 2011 eğitim öğretim dönemi sonu dâhil 1 milyonu 180 bin aşkın kursiyere ulaştık. 15 yıl gibi kısa sürede 1 milyondan fazla insana ulaşmış olmamız, bir eğitim kurumu olarak İSMEK'in önemini göstermektedir.  Aynı şekilde sokak çocuklarına da sahip çıkıyoruz. Onların meslek eğitimi almalarını ve iş sahibi olmalarını sağlıyoruz. Bugüne kadar 522 gence eğitim verdik; bunların yaklaşık 93'ünin iş sahibi olmasına aracılık ettik. Eğitim alan gençlerin 6'sı da üniversiteyi kazandı.


Böylece sokak çocuklarını dışlamak yerine onları topluma kazandırıyoruz.
Bu talihsiz gençlerin arasından gelecekte çok büyük işler yapacak insanlar çıkacaktır. Yeter ki biz onların elinden tutalım.
Diğer yandan ilk defa Yaşam evlerini kurduk. Yaşam evlerinde yaşlılarımızı sosyal ortamlarından koparmadan bakımlarını yapmayı sürdürüyoruz.
Tekerlekli sandalyeye bağlı ve yatalak hastaları uyguladığımız fizik tedaviler sayesinde yeniden yürütmeye başladık.

Bugüne kadar bu hizmet sayesinde 250 kişi yeniden yürümeye başladı.
Yaz ve kış aylarında, tarım arazilerinin boş olduğu dört ay, üreticiye ek gelir imkânı sağlanan projeler ile hem üreticiye destek hem de çiçek soğanlarının ıslahı sağlandı.Lale soğanı, mevsimlik çiçek soğanı ve aşılı gülfidanı üretimini içeren bu projelerin yerel yönetimlere örnek projeler olduğunu düşünüyorum. Bu projelerle yerli üretime destek veriyoruz. İstanbul'un lalesinin yeniden İstanbul'a kazandırılması bu anlamda çok önemli bir adımdır.

Deprem konusundaki hassas çalışmalarımızı, İstanbul'un bir deprem kenti olduğu bilinciyle sürdürüyoruz. Deprem gibi doğal bir afeti engelleyemeyeceğimizin farkındayız.Fakat neticesinin insanımız, ekonomimiz ve sanayimiz için bir afete dönüşmemesi bizim elimizde.
İstanbul'u etkileyecek bir deprem veya benzeri bir afette amacımız enkaz altında insan kalmamasını ve maddî hasarın en az olmasını sağlamaktır. Can kaybını en aza indirgemeyi hedefliyoruz. Bu amaçla deprem odaklı kentsel dönüşüm adına Fikirtepe modelini geliştirdik.


Yaklaşık 50 bin kişilik bir nüfusun yaşadığı bu bölgede sağlıksız konut alanlarının iyileştirilmesini amaçlıyoruz. Toplam 131 hektarlık bu alanda donatıların arttırılarak kentsel yaşam standartlarının yükseltilmesini hedefliyoruz. Diğer yandan Sümer Mahallesi'nde vatandaşlarla anlaşarak deprem dönüşümü sağlıyoruz. Buradaki bin 38 sağlıksız konut yerine bin 536 depreme dayanıklı konut inşa ediyoruz.Bunlara ek olarak Kayabaşı'nda 60 bin depreme dayanıklı konut inşa ediliyor. Bu konutların tamamı 3 yılda bitecek. Bunların 30 bini birinci derece hasarlı binaların takasında kullanılacak.

Ayrıca Tepecik'te 1448 daireden oluşan depreme dayanıklı modern bir yaşam alanı kuruyoruz. Buradaki dairelerin şimdiden çoğu satıldı.
Yine İstanbul'da kaçak yapılaşma büyük sorun ve yüzde 70 civarında bir kaçak yapı stoku var. Bu konutların çoğu depreme dayanıklı değil. Bu konutlara geçici kullanma hakkı vererek, depreme karşı güçlendirmelerini düşünüyoruz.Bu anlayışla geçtiğimiz 6 yılda bu alanda 1 milyar 19 milyon TL'lik bir yatırım yapmıştık. Scada sistemlerinden, deprem dönüşüm, mikro-bölgeleme çalışmalarına, yer hareketini algılayan cihazlardan, yeni itfaiye araçları alımına kadar birçok yatırım yaptık.

2011'de de bu doğrultuda çalışmalarımızı sürdürmek için Büyükşehir Belediyesi olarak 626 milyon TL ayırdık. Bu rakam, depremle ilgili bilimsel çalışmalar, afet ve risk yönetimi, itfaiye ve kentsel dönüşüm çalışmalarından oluşuyor.Böylece deprem ve afet konusunda yaptığımız yatırımlar 2011 yılı sonu itibarıyla toplamda 1 milyar 645 TL olacak.
Bu da İstanbul'u deprem ve diğer afetlere karşı daha dayanıklı bir kent haline gelecek dedi

UYARI!
Bu sitede yer alan tüm içerik 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu uyarınca tescil ve koruma altındadır. Yayınlanan haberin tüm hakları Post İstanbul ltd  şirketi  www.turizminsesi.com 'a  aittir.Kısmen dahi olsa; basılı şekilde ya da internet üzerinde, izinsiz çoğaltılıp kopyalanamaz, alıntı yapılıp, kullanılamaz.Ancak habere aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.