22 Eylül 2024
  • İzmir36°C
  • İstanbul28°C
  • Antalya32°C
  • Ankara31°C

“KİN VE NEFRET NE KİRACIYA KÂR GETİRİR, NE DE MAL SAHİBİNE KÂR GETİRİR BUNLAR YANLIŞ ŞEYLER…”

TÜRSAB zor günlerden geçerken kucaklaşmayı, barışmayı ama böyle mahkemelerde sürünen, sokakta sürünen, basında sürünen, sosyal medyada sürünen bir TÜRSAB’ı ben arzu etmiyorum

“Kin ve nefret ne kiracıya kâr getirir, ne de mal sahibine kâr getirir Bunlar yanlış şeyler…”

27 Eylül 2018 Perşembe 21:04

TURİZMİN SESİ


Seyahat acentalarının her zamankinden daha fazla desteğe ihtiyacı var.”

2019 yılında mücadele edeceğimiz, birlikte hareket edeceğimiz bir yıl olacaktır. Çok dikkatli olmamız lazım. Tasarruf tedbirlerine müracaat etmemiz lazım. Yani hesap işinde çok dikkat edilmesi gereken günler geliyor. İnanıyorum ki ülkeyi tanıtan ülkenin pazarlamasında gayret gösteren, güzel işler yapan seyahat acentalarının her konuda desteklenmesi lazım.

 

 “Müze Biletlerde Zam yapılmadan önce bildirilmesi lazım.”

Özellikle Müze Biletleri konusunda 20 yıldır başarı ile sürdürdüğümüz ve 20 yılda 2 defa zam yaptığımız müze biletlerinde kendi vatandaşlarımıza kendi tapulu malları olan, miras olan, Pamukkalesi ile, Aspendosu ile, Topkapısı ile, Ayasofyası ile kendi vatandaşlarımız en azından fiyat artışlarından etkilenmemesi lazım. %20 lik yapılan zamma bir şey demiyorum ama zamların önceden hesaplanması ve önceden bildirilmesi lazım ki seyahat acentaları hesaplamalarını yaparken yurtdışına verdikleri fiyatlarda bunları hesaplarının içine koyabilsinler. Siz Eylül ayının 9’unda zam yapacaksınız, 30’unda uygulayacaksınız bu yanlıştır! 9 yıllığına alınan müzelerin müze bilet ihalesini alan arkadaşların bunu dikkate alması lazım. İnanıyorum ki Mehmet Ersoy Bey’de bu meseleyi tekrar gözden geçirir. Çünkü arkadaşlarımız mağdurdur. Hesaplamalar yapılmış, yurtdışına fiyatlar verilmiş. Siz kalkıyorsunuz ben bu zammı yaptım, elinde bileti olan, kalan varsa bileti getir, farkını ver, tekrar içeri gir. Bu hem sektöre yazık hem de bize yakışmaz. Bakanlığın da bu rakamlara ihtiyacı yoktur diye düşünüyorum.

“Firuz Bey’e 2 defa mektup yazdım, cevap alamadım.”

Zaman zaman TÜRSAB sokakta, sosyal medyada yanlış mütalaa edilmekte, yanlış konuşulmakta. Ben 1999 yılında göreve geldiğimden bugüne kadar her şeyi açıkladım. Sayın Numan Kurtulmuş’tan denetim yapılmasını istedim ve denetimi ben kendim istedim. Firuz Bey’e ben 21 Mart’ta mektup yazdım, cevap almadık. 25 Eylül’de mektup yazdık, cevap almadık. Yani kalkıyorsunuz Genel Merkez Binası’nı milyon dolarlarla hesap ediyorsunuz. Burası 5 yıl kredi ile alınan, 5 yıl kredisi ödenmek kaydıyla yapılan bir binadır. 10.000 m2 bir inşaat yapılmıştır, içerisindeki eşyalara varıncaya kadar, tüm teknik donanımlara varıncaya kadar, en ince ayrıntılara varıncaya kadar yapılan bir binadır. Burada denildiği gibi değil, 60 milyon liraya yakın bir rakam harcanmıştır. Bunun içerisinde banka giderleri dahildir. Yani 5 yıl banka faizleri bunun içerisine dahildir. Bugün binanın kıymeti de 120-125 milyon lira civarındadır. Niçin camia yanıltılır?  Çağırın bizi biz hesaptan kaçmıyoruz ki? 20 defa arkadaşlarımla haber gönderiyorum. Çağırın soracağınız hesap varsa cevap verelim. Allah bize zimmetimize bir kuruş geçirmeyi nasip etmedi, etmesinde.

“Her şeyden Kâr Bekleyemezsiniz.”

Şu mektupta tüm açıklamaları tekrar yaptım. Yani Lütfi Kırdar Kongre Merkezi’nde hisseleri %40’a çıkartan biz. Kıymetlendiren biz. KOMER Kuşadası Kongre Merkezi’nde hissemizi %60’a çıkaran biz. Armutalan’da Yeşil Marmaris’te bir Kültür Merkezi yaptık, morale ihtiyacı vardı. Her şeyden kâr bekleyemezsiniz.  Kâr bekleseydik, hükümetimizin de haberi olduğu, Anadolu’ya moral veren Aizonai’de Çavdarhisar’da bir otel yapmazdık. Biz o oteli yaptıktan sonra Sayın Cumhurbaşkanı Başbakanlık döneminde bakın TÜRSAB kasabada otel yaptı diyebilmiştir ve otelimizi Tayyip Bey açmıştır. Yine Kongre Merkezi’mizi Sayın Cumhurbaşkanımız Tayyip Bey açmıştır. Yani bir yeri kötülemekte, bizleri yerden yere vurmakta bu meseleler çözülmez.

“2007 yılında yönetmelik çıkarken bunun içinde Firuz Bey’de vardı.”

Yönetmelik çıkartıyorsunuz teşkilatın haberi yok. Yönetmelik çıkartıyorsunuz bölgelerin haberi yok. Yönetmelik çıkartıyorsunuz Bölge Başkanlarının haberi yok. Ambardan nereye mal kaçırıyorsunuz. Ben 3 tane Olağanüstü Genel Kurul yaptım. 39 bölgeye sordum. Yönetmelikleri sorduk, Bölge teşkilatlarımızı sorduk. Kanun çalışmamızı 2007 yılında yaparken, 5 sene boyunca kanun çalışması yaptık. 2007 yılındaki kanunu Firuz Bey beğenmiyor, bunun içinde kendi vardı. Neyini beğenmiyorsun?

“Biz kanuna sigortayı koymasaydık Erken Rezervasyon diye bir şey olmazdı.”

Eğer biz o kanuna sigortayı koymamış olsaydık, bugün acentaların toplamış oldukları ön avanslar yani erken rezervasyon olmamış olurdu.

Seyahat acentasından başka kimsenin poliçe yapamayacağı bir düzen getirdik.”

Ama bütün teşkilata sorduk. Bu arkadaşlarıma yine tavsiye ediyorum. Kavgayı bırakın, bodyguardları bırakın, adam dövmeyi bırakın ve orada huzurlu bir TÜRSAB olsun. Biz karışmıyoruz, biz seyrediyoruz.

Kanun çıkartacaksınız bize sordunuz mu? Bizim de TÜRSAB için yaptığımız çalışmalar var. Evvela TUREB kanunu değiştirin, bizim kanunumuzu değil. Rehberlerin acentalara jandarma görevi göreceği yol denetimlerini kabul etmiyorum. Her gün 2000 TL ceza yenmez bunlar yanlıştır.

“Ben diyorum ki, Gelin aklın yolu bir bize sorun ama yine bildiğinizi yapın.”

Sormayacaksın, ötekileştireceksin…

Soruyorum ben buraya Cemaatçiliği soktum mu? Sokmadım

Etnik düşünceleri soktum mu? Sokmadım

Sportif faaliyetlerinde görüşleri soktum mu? Sokmadım

Bölgeciliği soktum mu? Sokmadım

Siyaseti soktum mu? Sokmadım.

Yani ne istiyorsunuz? Bizi yerden yere vurmaktan elinize bir kazanç geçmez ki?

Evet TÜRSAB’ta yapılan çok şey var. Hesapları gönderdiğim birinci mektupta yazıp, vermişim.

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-001.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-002.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-003.jpg

“188 milyon TL borç çıkarmışız.”

188 milyon borçtan 35 milyon TL bankalarda müze biletimiz var.

70 milyon TL aidat alacağı bırakmışız.

Yani bıraktığımız borç 100 milyon TL.

%25 olan indirimi neden %20’ye düşürttünüz?

Müzelerden biz %25 indirim alıyorduk. Bunun %5’ini termal turnikelerin bakım ve onarımı için TÜRSAB’ta tutuyorduk, %20’sini acentalardan düşüyorduk. Şimdi rakamı %25’ten %20’ye düşürdünüz. Ne oldu? Neden %25’te tutmadınız?

“Libya, Cezayir, Irak vizelerini getiren biz. Kazanç sağlayan biz.”

Birisine verdiniz olmadı, herkese açtınız olmadı, kiraladınız olmadı. Şimdi Libya, Cezayir, Irak vizeleri vermiyorsunuz.

Gelin sorun bize. Yani Müze biletlerinde arkadaşlarımızın vermiş olduğu avanslar, vermiş oldukları havaleler, yapmış oldukları ödemeler bizim cebimize girmedi.

Bunlar ihale ile, 6 yıllığına şirket üzerine yani TÜRSAB LTD. şirketi üzerine alınmıştır.  Arkadaşlarımız paralarını buraya göndermiştir ama ben bunu kabul etmem diyorsun. 2013 yılında burayı sen idare ediyordun. Müze bölümünü sen idare ediyordun kardeşim.

“Kin ve nefret ne kiracıya kâr getirir ne de mal sahibine kâr getirir. Bunlar yanlış şeyler…”

Binanın hesaplarını yanlış buluyorsunuz, Garibaldi hesaplarını yanlış yapıyorsunuz, Müze biletlerinin hesabını yanlış yapıyorsunuz.

Sorun cevap verelim, yazın sorun cevap verelim, sözlü çağırın cevap verelim. Ne istiyorsunuz? İşte burada en basitini söylüyorum.

DÖSİMM, TÜRSAB ile masaya otururdu bilet zamlarını günün şartlarına göre konuşurduk ya teyit ederdik ya da makul bir zam yapardık. Ki 20 yıl zarfında 2 tane zam yapılmıştır. 

“30 Ekim’e kadar Müze zamlarını gözden geçirsinler.”

Siz fiyatları veriyorsunuz, siz yurtdışına fiyatları bildiriyorsunuz. Topkapı diyorsunuz 40 TL-50 TL ondan sonra %50 zam yapıyorsunuz. Bunu anlamakta zorluk çekiyorum. Dolayısıyla arkadaşlarımızın tekrar Bakanlıkla oturarak, 30 Ekim’e kadar vakitleri var, tekrar gözden geçirsinler. Bu zamların 2019 yılının sonlarına kadar yapılmaması lazım. Müze fiyatları hesap edilerek yapılmıştır. Bu çalışmalar içinde bende oldum bana da sordular. 2019 yılında zam ön görülmemiştir.

O bakımdan;

Kanun çalışmaları için, Olağanüstü Genel Kurul yapın.

Yönetmelik için, teşkilata sorun.

Kucaklaşmayı, barışmayı öğrenin.

Biz size kavgayı öğretmedik. Biz kiminle kavga yaptık?

Biz kanun çalışmalarında muhalefet olan arkadaşlarımızı da çağırdık. Fikirlerini aldık, yapabildiğimizi yaptık. İtiraz edenler oldu. TUREB’ten itiraz geldi, otelcilerden itiraz geldi, yatırımcılarda itiraz geldi. O gün ki şartlarda bu kanunu çıkartabildik.

“Televizyon kurmayı bilenler Olağanüstü Genel Kurul yapmasını da bilecektir.”

Bugün imkânınız varsa birlikteliği sağlayın, güçlü bir vaziyette Olağanüstü bir genel kurul yapın. Televizyon kurmayı bilenler Olağanüstü Genel Kurul yapmasını da bilecektir.   

Dolayısıyla, TÜRSAB zor günlerden geçerken kucaklaşmayı, barışmayı ama böyle mahkemelerde sürünen, sokakta sürünen, basında sürünen, sosyal medyada sürünen bir TÜRSAB’ı ben arzu etmiyorum. 

Mümkün mertebede, yazdığım ikinci mektup. Sayın Bakana da bir tane mektup yazmıştım, Firuz Bey’e bütün hesapları bildiren bir mektup yazdım. Bugünde son durum hakkında görüşlerimi yazdım.

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-004.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-005.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-006.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-007.jpg

basaran-ulusoy,tursab,seyahat-acentasi,gezi,muze,vize-008.jpg

Lütfi Kırdar UKTAŞ’ta hissemiz %20, Dedeman hisselerini alıyorum, ben kefil oluyorum, kredi alıyorum. Bugün değeri 40-50 milyon TL olan hisseler TÜRSAB’ın, yönetim sizin, kefaret benim. Gelir gelmez yaptığınız iş, huzur haklarını 3000 TL’ye çıkarmak. Ne gerek var? Biz kendi üzerimize mi aldık? Müzelerde kendi adımıza mı anlaşma yaptık? Hiçbir yerde kendi üzerime anlaşma yapmadım, kendi üzerime mal almadım. Hiçbir şekilde kendi cebimize bir kuruş girmemiştir, Allah göstermesin.

Raporunu lütfen çıkartsınlar, Bakanlığın raporunda zaten hepsi var.

Çok değerli meslektaşlarıma şunları söylüyorum.

Telefonlarım açık, bana sorun, bize sorun. Hiçbirinden kaçmıyoruz ne görüşmelerden ne hesap vermekten. Ama TÜRSAB’ı buraya düşürmek hatadır, günahtır, yazıktır. Tarih bir gün bunun hesabını soracaktır.

Yani bizi yerden yere vurmanın avantajı ne? Benim yanımda elinizi sırtıma vuruyorsunuz, konuşuyorsunuz. Biz olmadığımız zaman aklınıza geldiği gibi konuşuyorsunuz.

Siyasetçilerin, cemiyet adamlarının dikkat edeceği husus şudur:

Ne söyleyeceğini değil, ne söylemeyeceğini hesap edecekler.

Bugün benim için söylenenler yarın sizin için söylenecektir.

Siyasetçilere TÜRSAB’ı gammazlamak, yüksek makamlara TÜRSAB’ı kötülemek size hiçbir şey kazandırmaz.

“Bizden önce görev yapan arkadaşlarımızı el üstünde tuttuk.”

Biz bunları yapmadık. Biz bizden önceki görev yapan arkadaşlarımızı hep el üstünde tuttuk, fikirlerini aldık.

Rakamları hep yanlış veriyorsunuz.

Ama görüyorum ki, yani seyretmekten utanıyorum, dinlemekten üzülüyorum. Bunlar söylenecek laflar değil. Rakamları hep yanlış veriyorsunuz. Bir firmaya telefon açıp da, sizin 2 milyon TL alacağınız var demek yanlış. Adam diyor ki benim alacağım değil, borcum var. Bize niye sormuyorsunuz kardeşim?

Yani efendim TÜRSAB’ın Birliğin Limited’den alacağı var. Tabi olacak alacağı. Çünkü bütün masrafları şirket yapmış. Müze ihalesini şirket almış. Müze giderlerini şirket yapmış.

Birliğin tek geliri aidatlardır. Bide bölge teşkilatları Birliğin olduğu için bölge teşkilatlarının maaşları da Birlik’ten verilmiştir.

Bir elemanı çıkartırken, parasını ödemiyorsunuz. Sen TÜRSAB’ın elemanı değilsin diyorsun. Öbür taraftan eleman alıyorsun.

Birisine veriyorsun 2500TL çıkartıyorsun, yenisini 5000TL’ye alıyorsun.

Şirin görünmek kime?

Yani bu emeği ile çalışanların TÜRSAB’ta cefa çekeceği değil, huzur içinde çalışacağı bir düzeni biz yaratmıştık. Evet son 2-3 ay da biz de sıkıntı çektiğimiz için maaş ödemelerimizi geç yaptık. Ama 50 yıllık bir mazisi olan TÜRSAB’ın tenkit edilecek başka bir şeyi yok.

Biz gemiyi limana sağlam çektik. İnkar etmedik. Yani 2 milyarlık pideciye borcunuz var, icraya veriliyorsunuz, yanlış! Pideyi ben yemedim o teşkilat yedi. Güvenlik şirket üzerinde, elektrik şirket üzerinde, masraflar şirket üzerinde. Kes faturayı Birliğe hesap kapanır. Çağır dedik, arkadaşlarımı gönderdim. Hakkı Bey’i gönderdim, Çetin Bey’i gönderdim, Davut Bey’i gönderdim. Ne zaman istiyorsanız çağırın veremeyeceğimiz hesap yoktur dedim. Ama yapmadığınız işler, başaramadığınız işlerin faturasını bizi tenkit ederek, bizi yerden yere vurmaya çalışarak elde edemezsiniz. Bunlar yanlıştır, günahtır.

Ben 2019 yılında tüm meslektaşlarıma başarılı bir yıl geçirmesini temenni ediyorum.

Zor bir yıl geçireceğiz. Benzinli arabanızı mazotluya çevirin, lüks arabanızı normale çevirin, tasarruf tedbirlerine yönelen banka kredilerinizi azaltın diyorum.

Yeni yönetime de şunları söylüyorum:

Kendi içinizdeki birliği sağlarken, teşkilatın birlikteliğini de sağlamaya çalışın. Kavgayı bırakın. Orası kan gölüne çevrilen, kavga yapılan, mali müşavirin dövüldüğü, üyelerin darp edildiği bir yer olmamalı…

Oraya rahat herkesin girebileceği, güven içinde hareket edebileceği bir yuvamız olması lazım. Bunun adı TÜRSAB’tır.

 

Personel konusunda yanlış algı yaratılmaya çalışılmaktadır.

Bizim zamanımızda sizin zamanınızda diye bir ayrım olmaz. Zaman TÜRSAB’ın zamanıdır, tek zamandır.

Yani senin elemanın benim elemanım demek ayıptır. Biz görevde iken kimsenin ekmeği ile oynamadık. Ayrılmak isteyen olduğu zaman tazminatını da verdik. Benim zamanımda çıkartıldı, senin zamanında çıkartıldı. Başaran’ın adamı, Ahmet’in adamı, Hasan’ın adamı demek ayıptır. Ben TÜRSAB kadrosunun Türkiye’nin Sivil Toplum Örgütleri arasındaki en iyi kadroya sahip olduğunu biliyorum. Bizim dönemimizde 20 yıllık, 30 yıllık arkadaşımız vardı, dokunmadık. Aldığımız kadroları aynen taşıdık. Ayak uyduramayanların tazminatlarını verdik gönderdik, mahkemelik olmadık. TÜRSAB’ta mahkeme bu dönemde başladı. Hiçbir dönemde 50 yıl içinde TÜRSAB mahkemeye müracaat etmedi, personelde mahkemeye müracaat etmedi. Bayramda bayram çalışmasını, tatilde tatil çalışmalarının hepsinin ödemesini yapmışız. Soruyorlar, bizim zamanımızda, cevap sizin zamanınızda. Bunlar ayıp şeyler, bunlar konuşulacak şeyler değil.

Yani kanun benim kanunum. Efendim gazetede bir beyanatında Yönetim Kurulu Başkanı şunları söylüyor:

Başaran Ulusoy programda fıkra anlattı. Başaran Ulusoy meseleleri hükümetten korktukça anlatamadı. Kimseye bir şey anlatmıyorsun. Müze fiyatlarına da karşı çıkmıyorsun. Sayın Ersoy diyor ki sektörün teşviğe ihtiyacı yoktur. Sektörün teşviğe ihtiyacı var, desteklenmeye ihtiyacı var. En fazla desteklenmesi gereken, bilet satan acentalarımızın desteklenmesi gereken, sigorta işinde desteklenmesi gereken, her konuda desteklenmesi gereken Seyahat Acentalarıdır.

Ülkeyi tanıtıyoruz, ülkeyi pazarlıyoruz, ülkeye borcumuz var onu ödüyoruz. Yani kamuoyunda çok reklam veriyoruz diye, çok ilan veriyoruz diye, çok kazanıyoruz anlamına gelmesin. Sıkıntıları yaşayan sektörüz. O bakımdan, Yönetim Kurulları ayırıma girmemesi lazım. Bir arkadaş çıkıp diyemez ki Başaran Ulusoy kendi döneminde evvelki dönemdekileri yerden yere vurdu bizim zamanımız sizin zamanınız diye ayrım yapmıştır.

Zaman birlik zamanıdır. Zaman kucaklaşma zamanıdır. Zaman yara sarma zamanıdır.

Yolda buldukların mı yola devam ettiklerin mi? Biz buna da bir şey söylemiyoruz. Gün olur devran olur neler olur göreceğiz. Bunlar yanlış şeyler.

Personelin ekmeğiyle oynamamak lazım. Personeli yerden yere vurmamak lazım. Personeli mahkemeye göndermemek lazım.

Benim dönemimde bir tane mahkeme olmamıştı. Bu bakımdan yönetim kurulunun çok dikkat etmesi lazım. Buranın bölünmemesi lazım. Kan gölüne çevrilmemesi lazım, kavga yapılmaması lazım, kavgadan uzak durulması lazım. Bunlara dikkat edilmesi lazım. Biz bunu yaptık, bunu yapmaya çalıştık.

“Televizyon kurarken genel kurulda karar mı aldın?”

Gelirleri getiren biz. Peki bugün genel kuruldan karar mı aldın? Televizyon kuruyorsun, masraf yapıyorsun. Çok iyi de sponsor oluyorsun. Biz de bunları yaptık. Peki bizi niye tenkit ediyorsunuz?

Şartlar onu icap ettiriyordu öyle yaptık, cebimize mi koyduk?

Yani Armutalan’da yapılan tesis Ege’ye kazandırılan bir tesistir. Kuşadası’na kazandırılan tesis Türkiye’nin malıdır. %40 Bakanlık ortaktır. Bakanlık orada ki sermaye artırımına girsin TÜRSAB’ın dertleri biter. Önümüzdeki günlerde 15 gün sonra yine bir açıklama yapacağım. Önemli bir açıklama yapacağım. Lütfen meslektaşlarım 15-20 gün beklesinler benim açıklamalarımı da dinlesinler. TÜRSAB’ta kine ve nefrete ihtiyaç yoktur. İhtiyacı olduğumuz tek şey beraberliktir. İsmimiz Türkiye Seyahat Acentaları Birliği’dir. Birliğiz biz.

Birlik ne demek? Tek vücut demek.

Birlik ne demek? Beraber hareket etmek demek.

Birlik ne demek? Karşı fikirleri dinlemek demek.

Birlik ne demek? Karşı tarafı yerden yere vurmamak demek.

 Ayıp, yazık ve günah!!!

 

Yasal Uyarı:.Yayınlanan haberin tüm hakları  www.turizminsesi.com ‘a  aittir.Turizmin Sesi  sitesinde bulunan haberler ve Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.  Aksi taktirde ADA Hukuk Burosu yetkilidir.

Kaynak: Haber Kaynağı
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.