TÜRKİYE TARIMDAN, TOPRAĞINDAN VAZGEÇEMEZ
İstanbul Ticaret Odası Gıda İhtisas Komitesi, Ekonomi Gazeteciler Derneği üyelerinin katılımları ile 13 Şubat Cumartesi günü saat 10:00 'da Cemile Sultan Koru Tesisleri’nde bir araya geldi.
14 Şubat 2016 / 14:46
TURİZMİN SESİ
Toplantıda gıda fiyatları ve enflasyon ilişkisi görüşüldü. Gıda fiyatlarındaki aracılardan değil, doğrudan doğruya üretim maliyetindeki artıştan kaynaklandığını belirtildi. Ekonomi Gazetecileri Derneği (EGD) ve İTO Gıda İhtisas Komitesi’nin düzenlediği toplantıda konuşan İbrahim Çağlar, toplam tüketimimizin yüzde 25’ini gıda harcamalarının oluşturduğunu söyledi. İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, gıda fiyatlarındaki artışın enflasyona etkisiyle ilgili olarak, “Artış aracılardan değil, doğrudan doğruya üretim maliyetindeki artıştan kaynaklanıyor. Üreticiyi de perakendeciyi de potansiyel suçlu ilan etmek doğru değil” dedi.#turizminsesi
Enflasyonun ciddi bir tehdit olduğunu belirten Çağlar, “Enflasyon iki haneye oturursa bunu aşağıya indirmek zor olur. Dünya gıda fiyatlarının tarihi düşük olduğu bir noktada içerideki gıda enflasyonu kabul edilebilir bir şey değil. Ancak sorunu çözmek için sebebi doğru tespit etmeliyiz. “Gıdada üretim maliyetindeki artışın sebebini anlamak için de üretimin en önemli üç girdisine bakalım” “Mazot, gübre ve tohum… Bunlarda dışa bağımlıyız. Üç yılda dolarda % 60’ın üzerinde artış gerçekleşti. Kurun artması hem girdi maliyetini artırıyor hem de arzı dengeleyecek ithal ürünü pahalandırıyor. Gübre fiyatlarında ortalama % 20, tohum fiyatlarında % 30 artış var. Demek ki gıda fiyatını kalıcı olarak düşürebilmek için bu girdilerde dışa bağımlılığı azaltmak zorundayız” dedi. Tarımda Türkiye’nin iklim ve coğrafya avantajını tamamlayacak reformlara ihtiyaç olduğunu belirten İTO Başkanı Çağlar, “Ülkemizin bir seferberlik halinde tarım ve hayvancılıkta ciddi adımlar atması gerekiyor.
10 yıl, 20 yıl öncesine göre gübre fiyatları ne kadar düşmüş?
Gübresinden, tohumuna kadar dışa bağımlılığı azaltabildik mi?
Verimli topraklarımızı rekabetçi fiyattan tohumla ekebiliyor muyuz?
Tarlaları rekabetçi fiyattan sürebiliyor muyuz?
Toprağımızdan rekabetçi ürün fışkırabiliyor mu?
Çiftçimiz bilinçli tarım yapıyor mu?
Akıllı üretim tekniklerini yeterince kullanabiliyor mu?
Arazilerin verimsiz, küçük parçalara ayrılmasını, tarım arazilerinin inşaata alanına dönüşmesini ne kadar önleyebildik?
Bunlar elbirliği ile atmamız gereken adımlar.
Şanslıyız ki, bizi dinleyen bir hükümetimiz var. Bakın, geçtiğimiz hafta iki bakanımız Odamızı ziyaret etti.Sorunlarımızı aktarma, çözüm bulma şansımız var. Yeter ki teşhisi doğru koyalım… Türkiye tarımdan, toprağından vazgeçemez. Aracısından, toptancısından, perakendecisinden vazgeçemez.
1)HAMMADDE ARTIŞLARI:
Sektörümüzün kullanmakta olduğu ana temel maddelerin ET,YAĞ,HUBUBAT ve SEBZELERİN fiyat artışlarının enflasyon artışının çok üzerinde seyretmesi özellikle ana girdimiz ET in son bir yılda %30 lar gibi artması başlıca sektörümüzü zorlayan unsurdur.Tabi bu konu son bir yıldan ziyade son 15-20 yılın maalesef yürütülen tutarsız hayvancılık ve tarım politikalarının bir sonucudur.Et ürünleri menülerimiz içindeki kullanım payını %80 ler olduğunu düşünürsek fiyat baskısı net olarak görülecektir.Tarım ve Hayvancılık üzerine bu işin erbabları tarafından oluşturulacak uzun vadeli acilen ve ciddi bir çalışma yapılmalıdır.
2)KİRALAR
Özellikle büyük şehirlerde işletmecilerimizi maliyet yönünden sıkıntıya sokan kiraların fahiş yüksek oluşu ve dolar veya Euro olarak ödenmesi sektör üzerinde fiyatlamayı yukarı çeken konuların başında gelmekte-dir.Maalesef büyük şehirlere olan ilgi ve göçün önümüzdeki yıllarda da bu kira artışlarının devam edeceğini göstermektedir.Bu sıkıntının bertaraf olması göçlerin tersine dönmesi yatırımların ülke geneline ya-yılması ile olacaktır.
3)HAKSIZ KOMİSYONLAR
Yemek sepeti ve yemek çeki firmalarına ödenen yüksek komisyonların ki bu oranlar %10 ve %30 lar gibi artık işin içinden çıkılamayacak bir boyuta ulaşmıştır.Esnaf artık para kazanıp kazanmadığının bile hesabı-nı yapamamaktadır adeta bir çaresizliğe mahkum olmuştur,dolayısı ile adeta soyguna dönen bu durum satış fiyatlarımız üzerindeki en büyük artış sebebidir.Bu sıkıntının giderilmesi için başta İTO olmak üzere çö-züm için acilen bir kanuni düzenlemeye ihtiyaç vardır.Bu konu ile ilgili İTO çatısında belli bir yol katedilmiştir,geç kalınmadan sonuca gidilmelidir.
4)YAPISAL SORUNLAR
SGK ve VERGİ oranlarının (son dönemde trafik sigortasıda gündemde) belediyelere ödenen harçlar ve vergilerin yüksek oluşuda önemli maliyet artışlarına sebep olan konuların başında gelmektedir.Bu konu aynı zamanda işletmecileri kayıtdışına doğru sürükleyerek haksız rekabete sebep olmaktadır.Acilen SGK prim ve VERGİ oranlarında indirime gidilmeli, istihdamı en yüksek olan sektörümüze gerekli teşvikler verilmelidir.
5)SEKTÖREL DÜZENLEME(KÜMELEŞME)
7 yıl önce göreve geldiğimizde komitemize kayıtlı üye sayımız 8000 iken şu an itibariyle 15000 üyemiz vardır,bu on binlerle ifade edilen işyeri demektir,bu sadece İTO üyeleridir birde Lokantacılar Odasını da ilave edersek bu sayı çok yukarılara çıkacaktır.Buradan şu sonuç çıkarılmamalıdır sektör büyüyor işler artıyor,maalesef tam tersi bir durumla karşı karşıyayız.İşler her geçen gün düşüyor karlılık ortadan kalkıyor zarar eden işletmeler ilk altı ayda kısa sürede kapanıyor!sektörün dışarıdan cazibesi nakit işlem oluşu farklı sektörden insanların bu işe yatırım yapması,yanyana açılan işletmelerin ayakta kalabilmek için adeta vahşi bir rekabet yaparak sıkıntının dahada büyümesine,zararlı kapanışlara,sermaye kaybına,vergi kaybına çalışanların hak ettikleri ücreti alamamalarına sebep olmaktadır.Yıllardır dile getirdiğimiz kümeleşme sorunun giderilmesi için yasal düzenlemenin acilen yapılması gerekmektedir.
6)ÖRNEK BİR FİYATLAMA
Geçen yıl 12 tl ye satılan bir porsiyon köftenin şu anki satış fiyatı 13 tl dir.%8 gibi bir artış olduğunu görüyoruz!bu görünen yüzü!fakat reel uygulamada işletmeler menü ve kampanya yaparak %20 lere varan indirimlere gitmektedir,buda fiyatların geçen seneye göre eksilerde olduğunu ( sektörün %80-90 kısmını kapsamaktadır)göstermektedir.
7)SONUÇ: Enflasyon artışından sektör temsilcilerimizde olumsuz yönde etkilen-mektedir gıda hammaddelerine gelen büyük zamların altında bizlerde ezilmekteyiz,kısaca sebep ve sonuçlarını belirttiğimiz bu konularda akıllı ve istikrarlı bir politikanın acilen devreye girmesi gerekmektedir.
Hububat :
Bakliyat :
Fasulye,Nohut,mercimek,Bakla,Börülce,Barbunya,Bezelye v.b. çeşitlerinden oluşmaktadır.
Dünyadaki Önemli üreticiler hangileridir.
1. HİNDİSTAN 7-UKRAYNA
2. ÇİN 8-TÜRKİYE
3. KANADA 9- AB
4. RUSYA 10-ARJANTİN
5. AVUSTURALYA 11-KAZAKİSTAN
6. ABD 12-İRAN
küresel hububat üretimi bir önceki dönemde 1.850 milyon ton civarındaki seviyesinden %4 düşüşle 1.780 milyon ton seviyesine inmesi öngörülmektedir.
ÜRETİM 1.780 milyon ton
TİCARET 258 milyon ton
TÜKETiM 1.820 milyon ton
STOK 326 milyon ton
#turizminsesi
TESPİTLER
Beslenmede bitkisel proteinin ana kaynağını oluşturan yemeklik baklagiller, dünya ve ülkemiz için çok önemlidirler.
•Tarla bitkileri yetiştiriciliğinde ekim alanı ve üretim bakımından tahıllardan sonra gelen önemli ürünlerdir.
• Dünyada yaklaşık 60 milyon ton üretim ve 40 milyar dolarlık piyasa değerine sahip bir ürün grubudur.
• Ayrıca dünyada 63 milyon ha alanda, 58,7milyon ton baklagil üretimi yapılmaktadır.
• Bunun %60’ını mercimek, kuru fasulye ve nohut oluşturmaktadır.
• Dünyada üretimi yapılan baklagiller arasında fasulye ilk sırada bulunmaktadır.
• Fasulye’den sonra, nohut, bezelye,börülce, mercimek ve bakla gelmektedir.
• Türkiye’de yetiştirilen 8 çeşit baklagil arasında en fazla üretimi yapılanlar nohut, kuru fasulye ve mercimektir.
• Hemen hemen tüm bölgelerimizde baklagiller üretilmekle birlikte Güneydoğu Anadolu, Orta Anadolu ve geçit bölgeleri ile Marmara Bölgesi’nin güneyi üretimin en yoğun olduğu bölgelerdir.
• Ülkemizde kişi başına yıllık ortalama 3 kg fasulye, 4,5 kg mercimek ve 5,5 kg nohut tüketildiği dikkate alındığında,yemeklik tane baklagillerin ülkemiz insanları açısından önemi anlaşılacaktır.
• Baklagillerin posa içeriklerinin yüksek olması, yağ içeriklerinin düşük olması nedeniyle özellikle kalp damar ve diyabet hastalarının diyetinde sıklıkla kullanılması ve çağımızın hastalığı obeziteyle mücadele programlarında önemle üzerinde durulması, toplumda bu besin grubunun beslenmedeki farkındalığının arttırılması açısından önemlidir.
• Besin değerleri bakımından zengin oldukları gibi yetiştirildikleri toprağa da olumlu etkilerde bulunmaları, havanın serbest azotunu toprağa bağlama özellikleri, çevrecilik ve sürdürülebilir tarımın popülaritesinin arttığı günümüzde bu bitkilerin önemini daha da artırmaktadır.
• Ülkemizde bu bitki grubunun önemi, son yıllarda yaşanan kuraklık vb. nedenlerle azalan üretim karşısında daha iyi anlaşılmıştır.
• Bu ürün grubunun Türkiye için, yüksek üretim potansiyeli ve stratejisinin ortaya konulması, Ülkemizin tarımsal üretimine ve tüketimine önemli bir katkı sağlayacaktır.
BAKLAGİLLERİN ÖNEMİ
• 2 milyardan fazla insanın protein kaynağı
• Önemli bir diyet ürünü
• Toprak ve Su kaynaklarını korumakta
• İnsan beslenmesindeki Bitkisel proteinlerin %22’si, Karbonhidratların %7’si yemeklik dane baklagillerden sağlanmaktadır.
Öne Çıkan Ülkeler ve Üretimleri
Myanmar 3.9 milyon ton
Hindistan 3.6 milyon ton
Brezilya 2.8 milyon ton
Çin 1.5 milyon ton
Kanada 1,5 milyon ton
Hindistan 950 bin ton
Avustralya 463 bin ton
Hindistan 7.7 milyon ton,
Avustralya 673 bin ton’d›r.
Kaynak : TÜİK ,Kaynak : FAO
GELECEĞE YÖNELİK BEKLENTİLER
• Gelişmekte olan ülkelerdeki kişi başına baklagil tüketiminde azalma görülmektedir.
• şehirleşmenin baklagil tüketimini azalttığı belirtilmektedir.
• Artan Dünya nüfusu nedeniyle, Dünya baklagil tüketiminin 2030 yılına kadar da %23 artması beklenmektedir.
• En hızlı tüketim artışı Asya ve Afrika ülkelerinde beklenmektedir.
• Üretimin azalmasına rağmen, önemli bazı baklagil türlerinde talebin devam edecek olması nedeniyle ithalat artabilecektir.
• Türkiye’nin öncülüğünde yapılan öneriler doğrultusunda;
FAO, Roma’da gerçekleştirilen 146. Konsey toplantısında, 2016 yılını “Uluslararas› Bakliyat Yılı” olarak ilan etmiştir.
TARIMSAL DESTEKLER
2013 Yılı Kuru Fasulye, Nohut ve Mercimek Destekleri:
• Fark Ödemesi Desteği 10 krş/kg,
• Mazot 4,3 TL/da,
• Gübre 5,5 TL/da,
• Toprak analizi 2,5 TL/da,
• Yurtçi sertifikalı tohumluk kullanımı desteği 10 TL/da,
• Yurtçi sertifikalı tohumluk üretim desteği 0,50 TL/kg,
• Organik tarım 10 TL/da.
• Ar-Ge destekleri
• Kırsal kalkınma destekleri, alet-makine
ve sulama sistemi…
DESTEKLER VE MALİYETİ KARŞILAMA ORANI
• Mercimekte maliyetin %31’i
• Nohutta maliyetin % 16’ sı
• Kuru Fasulyede maliyetin %9’ u Bakanlığımızca karşılanmaktadır
Günümüzde tüketiciyi ilgilendiren en önemli konu öncelikle güvenilir gıdadır.
Amerikan kanser araştırması son zamanlarda obezite ve kanserin at başı gittiğini söylemektedir. Bu durumun önüne geçilmesini sağlayacak üç önemli ayak vardır.
1) Güvenilir Gıda, 2) Bilinçli Beslenme, 3) Fiziksel aktivite
Bilindiği gibi Protein kaynakları 2 grupta toplanır:
2. BİTKİSEL: Kuru fasulye, bakla, nohut, bezelye, mercimek gibi baklagiller, fındık, fıstık, ceviz, badem gibi kabuklu yemişler
Haftada en az 3-4 defa kuru fasulye, nohut, mercimek, bezelye gibi zengin bitkisel protein kaynakları tüketilmelidir. Bu yiyecekler hem bitkisel protein hem de karbonhidrat açısından zengin yiyeceklerdir, içerdikleri yüksek lif nedeniyle bağırsakları çalıştırarak kabızlığa engel oldukları gibi bağırsak kanserinden de korurlar (Alpman, 2005). Bakliyat taneleri, hem protein hem de karbonhidrat veren değerli gıda maddeleridir. Hayvansal gıdalardan sonra insana en fazla protein sağlayan gıdalardır. Günlük aldığımız kalorilerin %13-20'si proteinlerden karşılanmalıdır. Proteinler aminoasit dediğimiz yapı taşlarından oluşurlar.
Proteinler;
• üreme,
• büyüme,
• gelişme,
• vücudumuz için gerekli hammaddelerin yapımı,
• yaşlanan hücrelerin yenilenmesini ve yaşamın devamını sağlarlar.
1. SORUNLAR
• Üretim istenen düzeyde ve yeterli değil
• Tüketimden kayma var Yeni nesil bakliyatı unutma noktasına geldi ve Beslenme alışkanlıkları değişiyor
• Sağlıklı ve dengeli beslenmede önemli bir besin kaynağı olan bakliyatın hem üretimi hem de tüketilmesi özendirilmelidir.
• Bununla ilgili yaklaşık son on yıldır,sektör aktörleri olarak uğraşıyoruz.bakliyat tanıtımı ile ilgili bir tanıtım filmi hazırlanmıştır.
• Geçen yıl Dernek olarak da hazırladığımız bir proje Kalkınma ajansı tarafından kabul görerek ve alınan destek ile yürütülmektedir. Ancak bu ve buna benzer projelerin hayat bulması için ,üretim ayağımızın mutlaka güçlendirilmesi gereklidir.
• Bilindiği gibi Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Organizasyonu (FAO) Roma’da gerçekleştirilen 146.Konsey toplantısında 2016 yılının ‘’Uluslar arası Bakliyat yılı ‘’ olarak ilan edilmesini kabul etti.
• Las wegas’ta yapılan Dünya bakliyat toplantısı CİCİL de ,İstanbul Ticaret odası meslek komitesi olarak da katılım sağladık.2016 Dünya bakliyat yılı ile ilgili çalışma ve etkinliklere de ülke bakliyatçıları olarak aktif olarak katılacağımızı ifade ettik.
• Arzu ve Temennimiz:2016 yılının da Ülke tarımımız ile ilgili sorunların hızla çözüldüğü ve üretkenliğimize katkı sağlamasıdır.
SORUNLARIN ÇÖZÜMÜNE YÖNELİK POLİTİKALAR
• Öncelikli olarak, yemeklik baklagil üretimini artırmaya
yönelik politikaların geliştirilmesi,
• İyi tarım uygulamaları, organik tarım vb. üretim sistemlerini baklagil yetiştiriciliğinde yaygınlaştırarak, sektörün rekabet üstünlüğünü sağlayıcı, girdi maliyetlerini azaltıcı çalışmaların yapılması,
• Baklagillerde hastalık ve zararlılar ile mücadeleyİ sağlamak üzere entegre ürün yönetim sistemlerinin oluşturulması ve uygulamaya geçirilmesi,
• Baklagillerin, hububat ve yağlı tohumlar gibi alternatif ürünlerle rekabet şansını artıracak destekleme politikalarının uygulanması,
• Nadas alanlarının daraltılmasına yönelik çalışmalarda,
nohut ve mercimek ekiminin kontrollü olarak yapılması,
• Baklagillerde, sertifikalı tohum üretim ve kullanımının yaygınlaştırılması,
• Tohum seçiminde yüksek verimli çeşitler yanında kalite özelliklerinin de dikkate alınarak yöreye uygun çeşitlerin teşvik edilmesi,
• Araştırma-yayım-çiftçi bağının güçlendirilmesi,
• Baklagil yetiştiriciliğinde, mekanizasyon kullanımınıyaygınlaştırmak amacıyla kırsal kalkınma desteklemelerinde sektöre öncelik verilmesi,
• Desteklemelerde içerisinde baklagillerin de olduğu uygun bir münavebe sisteminin aranması,
• İşletme büyüklüğünden kaynaklanan yapısal sorunların çözümüne yönelik olarak arazi toplulaştırma çalışmalarının hızlandırılması, toplulaştırmanın tamamlandığı alanlarda parçalanmanın (miras vb.) önüne geçilmesi,
• Toprak verimliliğinin artırılması ve korunması yönündenönemli katkılar sağlayan baklagillerin ekim nöbetine mutlaka alınmasının teşvik edilmesi,
• Nohut ve mercimeğin ekim alanlarının genişletilmesi
bakımından geçmişte uygulanan nadas alanlarında üretim
uygulaması tekrar teşvik edilmeli.
SONUÇ
• Bu nedenle bu sektörün sevk ve idaresi, bölge ve ülke sınırlarının ötesinde küresel bir vizyonla ele alınmak durumundadır.
• Kendine yeterliliği geliştirilecek, üretimi ve tüketimi artıracak politikalar ile sektörü uluslararası alanda tedarikçi konuma getirme hedefinde OLUNMALIDIR.#turizminsesi
Kaynak:
Etiketler: İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı İbrahim Çağlar, Mazot, Gübre, Tohum , celal toprak, #turizminsesi
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.