23 Kasım 2024
  • İzmir21°C
  • İstanbul19°C
  • Antalya25°C
  • Ankara18°C

ANADOLU’NUN OXFORT’U AMASYA

DURSUN ÖZDEN

26 Ocak 2015 Pazartesi 01:28

Lala, Lala!.. Amasya'da kaldık yaya...
22 Haziran 1919 nireee, 22 Ocak 2015 nire...
Amasya Belediye Başkanı Cafer Özdemir başta olmak üzere, TRT’de yayınlanan “Anadolu Su Medeniyeti” belgeselimizin çekiminde yardımlarını esirgemeyen herkese teşekkür ederim.Kemal Paşa'nın kemikleri sızlıyor..." diyordu,Amasyalı İstiklal Madalyalı Gazi Kemal Dede. Ülkemiz işgal altında mı? Yeni Mandacılar kol mu geziyor?
 
 
Cumhuriyet Devrimleri ve “Kurtuluştan Kuruluşa giden yol hattı, neden bir turizm potansiyeli olarak değerlenmiyor?
 
Anadolu’nun Oxfort’u ya da Avrasya’nın başkenti Amasya, başka kültür ve turizm değerlerimiz gibi unutuldu mu? Dünyada bir başka benzeri olmayan altın Teşup heykeli, sigortalı ve korumada mı? Yeterli konaklama ve ulaşım var mı? Kaş tane uzman kokartlı rehber var? Yabancı ve yerli turistler için kaç liralık bütçe ayrıldı? Kaç tane gezi yazarı ve turizm gazeteci çağrıldı?
Kaya kovuklarında sevdalılar taşlaşmıştı. Ve coşkulu Yeşilırmak renk değiştirerek kaynağına akıyordu sanki... Yeşilırmak, Amasyalılara dargındı, küstü... Yeşilırmak can çekişiyordu... Pislik akan sularda son çığırtkanlığını yapan yeşil kurbağalar; "İmdat, imdat!" diye bağırıyordu...
 
Bimarhane'de 1460'lı yıllarda azılı delilere; kuş, kurbağa, su sesi ve özgün müzikle şifa veren Sabuncuoğlu'nun, günümüzde işi çok zor gibi... Dünyanın ilk coğrafyacısı olarak bilinen ve M.Ö. 63'de Amasya'da doğan Starabon, sevgilisi Şirin'e erişmek için dağları delen Ferhat, saraylara padişah yetiştiren lalalar ve kaya kovuklarında uyuyan krallar ve tanrılar bile kurtaramaz Elmasiye'yi...
 
Amasya'da, M.Ö. 3000 yılından günümüze dek, pek çok uygarlığın izleri olmasına karşın; alternatif turizm olanakları üretilmediği için ya da var olan olanaklar doğru değerlendirilmediği için, Amasya'ya turist gelmiyor(muş)... 
 
Araştırmacı birkaç yabancı turistin dışında, Amasya’ya gelen yokmuş... Dışarıya oldukça fazla göç de veriyormuş... Orta Karadeniz Bölgesi’nde ve Yeşilırmak Vadisi’nde bulunan 7500 yıllık tarihi geçmişi olan Amasya, “müze-kent” özelliğini iyi kullanamamaktadır. Ağaç ve taş işçiliğinin ender örnekleri ve doğal zenginliği, yalnızca lüks ve pahalı katalogları süslemektedir. Sürekli göç veren ve Samsun Havalimanı’na 132 km. uzaklıkta bulunan Amasya girişinde, il merkezi nüfusunun 74 bin olduğunu okuyoruz. Devlet memurları ve öğrencilerin dışında, esnafa uğrayan bile yokmuş... Yerli turist hareketi başlatmak için, "Asmalı Konak" örneğini kapıp, ilde yeni bir dizi film çekimine başlanmış bile... Haydi hayırlısı...
 
Amasya adı, Hellenistik Dönem’de “Amasseia” olarak basılan sikkelerden gelmektedir. Sevda türkülerinin ve erişilmez aşkların yaşandığı Amasya, kurtuluşunu bekliyor... Yahya Kemal’in dizelerinde yaşayan “Mehlika Sultan’a aşık yedi genç”, Amasya’ya dönmeyecekler mi artık?
 
Tüm bu anlatılanlara karşın, yine de konukseverliğini koruyan kurum ve kişiler var elbet... 
Çamur renginde akan Yeşilırmak kıyısındaki seyirlikte oturan kurt gözlü, evcil, yabanıl bakışlı, pullu-yemenili elma yanaklı ve kiraz dudaklı kızların güleç yüzlerini gördükçe, kararan şehre gün doğmuş sanki... Adem ile Havva’ya günah işleten Amasya’nın kokulu misket elması, “Niğde elması” olarak ün yapmaktadır artık.
Yine de Amasya’da, Ferhat ile Şirin pınarından sulanan buğday benizli sevdalıların sıcak bakışları, sevi oku gibi yüreğinizi bir kaya kuytusuna puntalıyor. Erişilmez sevdalarda taşlaşırsınız. Taşınıza yüz süren gelinlerin dilekleri umuda ve alın yazısına dönüşür. Saçlarınız, Fırtına Tanrısı Teşup'un çekim alanında savrulur. Meryem Ana'nın gözyaşı şişesinde, buharlaşan bir damla sevda ya da Şirin'in Ferhat'a akıttığı gözyaşları, coşkulu Yeşilırmak gibi çağlar... Ya da, ağlar... Olmadı, kara sevdaya tutuldunuz; Bimarhane'de şifa bulursunuz... Lala’ların elinden ve dilinden damlayan bilge sözcüklerle saraylarda ağırlanırsınız. Belki de, üç kıtayı saran dev çınar ağacının gölgesinde at koşturursunuz. Kendi “Düşistan”ınıza padişah olursunuz... Nice Sultanlar, önünüzde diz çöker... Anadolu, sizi selamlar...
 
"Asya'dan Akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan Anadolu"nun, son kurtuluş bildirgesine imza koyarsınız. "Tam Bağımsız Türkiye!" belgisi ardına düşersiniz...
 
Bağımsızlık Bildirgesi’nin yazılışından tam 96 yıl sonra; “Anadolu’nun Oxfort’u” diye söylenen Amasya’da, okullarda türbanlı kızları ve “Talebe Yurdu”nda-Kuran Kursu'nda okuyan yeşil sarıklı çocukları gördükçe; Mustafa Kemal'i 24 Eylül 1924'de, Amasya tren istasyonunda karşılayan Göynücekli Mehmet Efendi ve Müftü Kamil Efendi'nin “Paşam, gazanız mübarek olsun!.. “ sözlerini anımsayarak, cennetin anahtarı olan "Harf Devrimi"nin önemini bir kez daha iliklerimize dek hissettik. 
 
24 km. uzunluğundaki Ferhat Su Kanalı ve Karızları, Anadolu su medeniyeti için örnek teşkil ediyor. Yeşilırmak üzerinde bulunan Helkız Köprüsü'nden tepelere-uzaklara bakan Gazi Kemal Dede'nin bilge sözleri kulaklarımda çınlıyor. Dönüşte yolda; “Amasya Bildirgesi" ve "Söylev”i okuyorum, yeniden... Bir de, Dr. Alev Coşkun’un “Yeni Mandacılar” kitabını..
Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.