BİR HAYAL GERÇEK OLSUN
ÇİĞDEM DİNÇ
04 Ekim 2016 Salı 11:39
AĞAÇ YAŞKEN EĞİLİR… BİR HAYAL GERÇEK OLSUN...
TÜRKİYE EĞİTİM SISTEMINDE DÜNYADA BİR NUMARA OLSUN…
Bu sene, 01 Ekim gecesini 02 Ekim gecesine bağlayan gün ile Muharrem ayına girdik, Bereketli ve Huzurlu günlerle dolu bir sene başladı, Museviler de aynı gün 5777. Dünyanın yaratılış gününü kutladı. Bu Allahtan bizlere gelen birlik beraberlik, barış ve huzur mesajıdır. Tüm topluluklara birlik olun çağrısıdır. Yeni yılımız kutlu olsun…
Dünyada tüm ülkeler eğitim sistemini sürekli geliştirmeye çalışmaktadırlar. Biz sadece sanki tek sistem üzerinde yoğunlaşmış durumdayız, tek tip insan yetiştirmeye yönelik bu eğitim sisteminin; gelecekte bizlere çok büyük sorunlar yaratacağı ve kalifiye insanların olmadığı bir toplumunda mutsuz bireylerinin ülkenin geleceğine hiçbir vizyon veremeyeceklerine inanmaktayım. Bu şekildeki eğitim sistemi ile rekabetçi, üstünlük kurma üzerine yetişecek olan bireyler mutsuz yaratıcılıktan uzak, laik olmayan huzursuz insanlardan oluşacak, ayrımcılık, kavga, şiddet davranışlarını benliklerini kaplayacak diye düşünüyorum.
Dünyanın en başarılı eğitim kültürlerinde, öğrencilerin başarılarından sistem sorumludur”
Yani sadece aile, sadece öğrenci ya da sadece öğretmen değil. Sistemi, o ülkenin kültürü yaratmaktadır. Öğretmenlere ve akademik başarılarına gösterilen derin saygı başarılı bir sistem için gereklilik olarak ön plandadır.
Eğitim sisteminde okuma becerileri, bilim ve matematik okur yazarlığı kadar sosyal bilimler, görsel sanatlar, spor ve pratik becerilerin geliştirilmesi de önemlidir. Çocuklar anaokul ve ilkokul hayatları boyunca oyun oynar ve zevk alarak öğrenmelidirler. Öğretmenler de, ebeveynler de matematik ve ya fen derslerindeki soyut kavramları öğretmenin en iyi yolunun müzik, drama ya da spor uygulamaları olduğunu düşünmelidirler. Akademik ve akademik olmayan öğrenme biçimleri arasında kurulan bu denge çocukların okuldaki mutluluğunu sağlamanın büyülü formülü olacaktır.Türkiye’deki mevcut eğitim sistemi yerine yeni eğitim sistemi için bir hayalim var; bu hayalimi bu ayki yazımda sizlerle paylaşmak istedim.
Umarım birileri sesimi duyar da bu hayalim en kısa zamanda gerçek olur. Mutlu bireylerden oluşan temeli sağlam bir toplum yetiştirmeye başlayabiliriz.
İşte; TÜRKİYE için EGİTİM SİSTEMİ HAYALİM…
Zorunlu okula başlama yaşı 7 yaş olarak tekrar düzenlenmiş.
Ödev yok ders çalıştıran ebeveynler yerine her şey okulda öğretmenler eşliğinde yapılıyor.
Eğitim müfredatı basit ve genel bir çerçevede tanımlanmış, Öğrenciler, kendi ilgi ve ihtiyaçları doğrultusunda kendi eğitim-öğretim programlarını şekillendirme haklarına sahipler. Tabii öğretmenler de öyle..
Ebevynlerin ve yaşanan mahallenin baskısı söz konusu bile değil.. Kızlarımız da kendi ekmeklerini ellelerine alana kadar okullarda,.. tüm çocuklar istedikleri gibi özgürce istedikleri kıyafetlerle okuldalar... Eğitim “herkes için eşit imkanlar sağlamak” demek. Eşitlik kavramına olağanüstü değer veriliyor. Tüm çocuklar zeka ve becerileri ne olursa olsun aynı sınıflarda okuyor.Köylerde ve küçük yerleşim merkezlerinde okur yazar oranı artması için kadınlı erkekli eğitim enstütülerinde okuma yazma öğreniyorlar, isteyenler ortaokul, lise, üniversite dışarıdan eğitimlerine devam ediyor ve bu sayede toplumun okuma yazma oranı artıyor. Toplum tarihinin gerçeklerini öğreniyor ve cehalet eğitimsizlik damgaları toplumun üzerinden siliniyor.
Ebeveynler bilinçli, eğitimli, çocuklar mutlu, gelecekleri parlak.. Lise sonrası öğrenciler yeteneklerine, isteklerine ve diploma derecelerine göre farklı yüksek meslek okullarına devam edebilmeliler. Okul servis araçları daha doğa dostu daha küçük araçlar ve en önemlisi şöförler ve servis abla ve ağabeyileri/hostes-hostlar çocuk psikolojisi eğitimi almışlar daha eğitimliler … Çocukların dilinden anlıyorlar…
Beslenmenin önemi herzaman gündemde, tüm medya araçları sağlıklı yaşam, hijyen üzerine topluma mesaj veren eğitici öğretici programlar ile dolu … Görgü ve saygı kuralları topluma mesajlarla veriliyor.
Öğrencilere eğitim hayatlarının ilk altı yılında hiçbir şekilde not verilmiyor. Sekizinci sınıfın sonuna kadar not verme zorunluluğu yok ve öğrenciler standardize edilmiş bir sınav sistemine tabi değiller. Sadece 16 yaşlarındayken ülke genelinde bir sınava giriyorlar.Öğretmenler gün boyu sınıfta ortalama dört saat ders veriyor. Haftada iki saati ise mesleki gelişimleri için eğitimlere katılmak için ayırıyorlar. İlkokulda öğrencilerin ders dışı/teneffüs olarak geçirdikleri zaman toplam 75 dakika. Amerika’da bu oran 27 dakikaya kadar düşüyor. Türkiye’de ise ortalama 45 dakikadir..
Eğitim kurumlarında teknolojinin yakından takibi eğitim programlarına adaptasyonu ön planda … Teknolojik gelişimler eğlenerek öğretiliyor,.. İlgisi olan öğrencilere seçmeli olarak daha yoğun teknolojik eğitim veriliyor. Yabancı dil seçmeli ve 2. Dil zorunlu, isteyen 3., 4. Dil eğitimi alabiliyor.Tüm öğretmenlerin en az master derecesi var ve üniversite başarısı en yüksek %10’luk dilim arasından seçiliyorlar. Öğretmenlik toplum gözünde statüsü en yüksek mesleklerden biri.Öğretmenler sadece 24 Kasımlarda değil her zaman hatırlanıyor, seviliyor, sayılıyorlar, maddi imkanları çok iyi … Öğretmenleri başarılı-başarısız olarak yargılanmıyor Ama eksikleri bulunan öğretmenlerin, yeni eğitim-öğretim programlarıyla kendilerini geliştirmesinin önü açılıyor. Hiçbir öğretmenin performans nedeniyle işten atılma korkusu yok. Tabii bunu suistimal edenler en yüksek ceza ile cezalandırılıyorlar…
Öğrencilere ödev verilmiyor çünkü öğrenmenin yeri okuldur. Her çocuğa bir birey olarak değer veriliyor. Çocuklardan biri yeterince iyi öğrenemiyorsa öğretmenleri bunu hemen fark ediyor ve çocuğun öğrenme programını onun bireysel ihtiyaçlarına göre düzenliyor. Aynı şey, okula uyum göstermeyen, sıkılan ya da öğrenim durumu programın ilerisinde olan çocuklar için de geçerli.Öğretmenlerin yüksek eğitim düzeyi ile, çocukların her türlü gelişimini gözlemleyebilmelerini ve esnek çözümler yaratabilmelerindeki en büyük etken. Bu durum da çocukların yaklaşık ortalama %40’ı eğitim hayatlarının ilk dokuz yılında özel programlarla desteklenebiliniyor.
Okullar da spora bol bol yer var ama spor karşılaşmaları yapacak takımlar yok. Rekabet, üstünlük kazanmak duygusunun oluşması engelenerek herkesin birbirine saygılı olması sağlanabiliyor.
Eğitim harcamalarının tümü devlet tarafından destekleniyor. Okullar birbirleriyle rekabet etmiyor, aksine dayanışıyor. Okulların hemen hemen tümünün başarı düzeyi aynı. Bu yüzden okulun bir diğerine göre ayrıcalığı yok.
Öğretmenler de, yöneticiler de hemen hemen aynı maaşı alıyor. Bu sayede eğitim maliyetleri çok daha düşük olabiliyor. Kıdem aldıkça maaşları doğru orantılı artıyor. Onlar da huzurlu ve mutlu.
Kısaca bu hayal gerçek olabilecek kadar doğru düşünceler ile dolu hata bu düşüncelerin hepsi Dünyadaki ilk beş ülkesinde başarı ile uygulanabilmektedir. Türkiye olarak din eğitimi ağırlıklı sistemden biran önce kurtulup laiklik ön planda, tarihi ve ulusal ve kültürel değerlerin korunduğu; öğrencilerin, yaratıcılıklarının ve vizyonlarının geliştiği, geleceğin mutlu bireylerinin eğitildiği bir temel sistem için haydi hep beraber kolları sıvamanın tam zamanı…
TEMEL SAĞLAM OLURSA BİNA DA O KADAR SAĞLAM OLUR. TEMELİ SAĞLAM GELECEĞİMİZ İÇİN, HAYALDEN GERÇEĞE YENİ EĞİTİM SİSTEMİMİZ İÇİN HAYDİ BÜYÜKLER OKULA …
Eğitimli toplumda sevgi olur, mutluluk olur, saygı olur, huzur olur, barış olur, bereket olur ve TURİZM olur…
BU HAYAL HEMEN GERÇEK OLSUN... VE ÖYLE DE OLDU . . .
Sevgi ile kalın…
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.