28 Kasım 2024
  • İzmir21°C
  • İstanbul19°C
  • Antalya25°C
  • Ankara18°C

EGE'NİN MAVİ GÖZÜ BA F A

DURSUN ÖZDEN

27 Haziran 2016 Pazartesi 11:28

Anadolu coğrafyası,  binlerce yıldır pek çok  medeniyete ev  sahipliği yapmıştır. Bilinen doğal, kültürel ve tarihi zengin miraslarının yanı sıra; daha da  keşfedilmeyi  bekleyen  alternatif turizminde beşiğidir Anadolu… Onlarca yıldır  bölgemizde süren  savaş, terör ve dış kaynaklı  bildik kirliliklerin etkisiyle; Akdeniz turizm pastasından hak ettiği payı alamayan Türkiye, yeni turizm planları yapmalı ve alternatif  projeler üretmelidir. Güneş, deniz ve kum tercihinin yanı sıra; zengin tarihi ve kültürel miraslarımız, eşsiz doğal varlıklarımız ve başka (kış, termal, yemek, su, inanç turizmi vb.) değerlerimiz ve öteki alternatif  turizm potansiyelimizi öne çıkarmalıyız. Anadolu coğrafyasında bulunan endemik flora (bitki) ve fauna (hayvan) zenginliğimizin  yanı sıra; yaşam kaynağımız su medeniyeti de; ülkemizin bir turizm potansiyeli olarak korunmayı, yaşatılmayı ve tanıtılmayı bekliyor.

Tüm bu özetlediğimiz genel bildik bilgiler doğrultusunda, dış ve iç turizm potansiyeli bakımından  keşfedilmeyi bekleyen  daha pek çok  doğal ve kültürel değerlerimiz  mevcuttur. Bunlardan birisi de,  Ege turizm  potansiyeli açısından unutulan ya da görmezlikten geldiğimiz bir doğa ve tarih hazinesi olan Söke Ovası ve Büyük Menderes havzasında yer alan ve Milas Beşparmak Dağı eteklerini selamlayan Bafa Gölü ve çevresidir.

Tam da, Bodrum yolu üzerinde bulunan; Muğla'nın Milas ilçesine bağlı Pınarcık köyünde Silva Oliva tatil köyü yeni konuklarını bekliyor.

Aslında  Kuşadası, Söke, Didim, Akbük, Milas ve Bodrum yolu üzerinde bulunan Bafa, tam da bu anlamda  önem kazanıyor. Her  gün yanından  geçtiğimiz Bafa Gölü çevresinde bizi selamlayan balıkçı tekneleri, pelikanlar   zeytin ağaçları gölgesinde ve Ege'nin mavi gözü Bafa Gölü ağlamadan, turkuvaz rengi suda kuşlarla dans etmenin tam zamanı... Milas'a bağlı eski Bafa Beldesi ve diğer köylerde yaşayan halk, geleceklerinden endişe ediyor...

Birleşmiş Milletler verilerine göre Türkiye; gidilebilir güvenli 10 turizm ülkesinden biri iken, bildik nedenler yüzünden artık, daha gerilere düştüğümüz, son istatisliklerle belgelendi... Ülke turizmine olumsuz etki yapan durumlardan biri de; hiç kuşkusuz dış göçlerdir. Savaş ve terör nedeniyle yaşadıkları toprakları bırakıp, Türkiye'ye sığınan çok sayıda göçmen, Ege kıyılarını batıya kaçmak için atlama tahtası olarak kullanıyorlar. Suriye, Irak, İran, Afganistan, Ermenistan ve bazı Afrika ülke yurttaşları, Türkiye'nin hemen her yerinde olumsuz koşullarda ve kimi kötü örneklerinde görüldüğü durumlarda, ülke turizmine zarar veriyor... Bu kirliliklerden uzak bir turizm bölgesi olan Bafa Gölü ve çevresidir. Milas ve Bodrum'a varmadan, güvenli ve dost bir dinlence yeri olan Bafa Gölü kıyısında mola verip, gün batımında  güneşi içmenin  tam zamanı...

"Ege  denizi kararmadan  ve dağlar uykuya  dalmadan" önce,  Bafa Göl'ü kıyısındaki  her  bütçeye uygun  Silva Oliva  Tatil Köyünde gün batımını izleyerek, ateşli al atlar özgürlüğünde, uçup giden yitik zamanın dayanılmaz hafifliğini yaşamanın  mevsimi geldi ve  geçiyor bile...

Mitoloji de Bafa  Gölü

Ne   yazık ki     biz,  insanoğlu  burnunun dibindeki  güzellik tanrıçalarını görmekte  kör ve sağır bir  varlığız. Muğla –İzmir karayolu üstünde Söke / Milas yolunda  boylu boyuna uzanmış  bir deryadır Bafa. Mavinin  ve yeşilin   tarihe  bulandığı yerdir. Milas ilçesinin  avucunda  Söke  ovasının doğa  buluşmasıdır. Tarih; Sultan  Süleyman hazineliği yapar her toprak  zerresinde. Söke  ovası  yaklaşık  iki bin yıl öncesi  Latmos  körfezi olan deniz, Büyük Menderes  kusarmışçasına  alüvyonlar  getirerek Ege kızından  ayrı bir  uzvu  meydana gelmiş. Ne kadar  bağımsız o kadar  susuz. Gölde  Bermuda  üçgenliği  yapan  üç küçük ada. Bilinen en eski  'Yediler  Manastırı' bunun  yanında  yaşam dansında  size  eşlik eden  martılar, pelikanlar, karabataklar, ördekler  sayamadığım balıkçıl  kuşlar 'Hoş geldiniz'  dermişçesine süzülür  yer mavi, gök mavi olan Zeus'un  göğsünde. Tanrı  her gün aynı manzara  bakmaktan yorulmuşçasına  çekirdeğini  koydu, toprak analık yaptı, fidan oldu ve  daha  sonra yüceliğinin  kıymetini  omuzlarını  astı. Meyvesinden,  organik sebzesinden ve zeytinyağından, nerdeyse  en ufacık  parçasına kadar sundu.

Göçmen kuşlar ve Bafa'yı yurt edinen diğer canlılar, danslı göl turunda vals  yaparken, kayalıkların   akla zarar  veren duruşları  gizemli bekleyişleri, yol boyunca devam eder.

Hemen her yanı SİT alanı olan ve adeta antik bir tarih kenti üzerinde kurulu bulunan Milas Belediyesi’nin hizmet verdiği Bafa Gölü ve çevresinde; su ve kuş sesinin melodik ritminde stresten arınıp, şifa bulurken; sizi baştan çıkaran su perileriyle dans başlamadan, her mevsim ve her koşulda; sevdiğinizle kaçamak yapmak ve sevginizi sebil eylemek için  gelebilirsiniz...

Alternatif turizm potansiyeli yüksek olan Bafa'ya, Milas-Söke karayolu üzerinde yer alan Bafa Beldesi'nden geçilerek 10 km'lik bir yolla ulaşılıyor. Çevre gezilerine meraklı olanlar engebeli arazide tepelere tırmanmak için yaz aylarında sabahın erken, akşamın ise serin saatlerini seçmeliler.

Bodrum ve Güllük  limanlarından  deniz ulaşımı ile Milas &  Bodrum Hava limanından  hava  yoluyla ve İzmir-Bodrum karayolu ile de; bir dünya cenneti olan Bafa Gölü  kıyısından bulunan ve  konuklarının çoğu Alman turistler olan Silve Oliva Tatil Köyü'ne ulaşmak  çok kolay...

Bafa'da Tarihin İzinde

Tarih öncesi  mağara   resimlerini, Karya, Yunan, Roma, Bizans  ve   Osmanlı döneminden  kalma  eserleri  bir arada  görebilirisiniz. Efes, Milet, Didim, Priene, Myus, Heraklia, Bodrum, İassos, Labranda ve Euromos  antik kentlerine günübirlik  turlarla, adalardaki   ve Latmos dağının eteklerindeki manastırlara tekne ile  ya da  yürüyerek  ulaşabilirsiniz. Kano ve tekne  ile  Bafa  Gölü adalarına, yürüyerek  de  dağlardaki manastırlarda, tarih öncesi  insanlarının  kayalara çizdikleri resimleri keşfe gidilir.

Bir zamanlar Ege Denizi'nin Latrmos Körfezi olarak bilinirdi Bafa Gölü. Milet, Priene, Myus ve Heraklia da bu körfez çevresinde  bulunan önemli liman kentleriydi. Kentleri yutan  ırmak olan  Büyük Menderes nehrinin getirdiği alüvyonların oluşturduğu dolgu sonucu denizle olan doğrudan irtibatı kesilen ve liman niteliğini yitirerek  önemsizleşen bu ticari merkezlerde yaşayan halk yöreden göç etmeye başlayınca, bu kentler de benzerleri gibi giderek tarihin sayfalarından silinmiştir.

9. yy'dan itibaren, Arap istilasından kaçan hıristiyan keşişler yöreye gelmişler, dağlarda ve adalarda çok  sayıda  manastır inşa etmişlerdir. Bunun on üçünün kalıntıları günümüze kadar ulaşabilmiştir. 80'li yıllardan bu yana devam eden  araştırmalarda, Karya öncesi (günümüzden  8.000 ile10.000 yıl öncesine ait) mağara resimlerinin bulunmuş olması, bölgenin dünya tarihinde bilinen en eski insan yerleşimlerinden biri olduğunu gösterilmektedir.

           Yemek Kültürü

Ve  de   göl kıyısındaki  lokantalarda tatlı su balığının yanında zeytinyağının lezzete tahtına kuran yılan balığını fümesini; Türk mutfağı yanı sıra, Avrupa ve Osmanlı mutfağına leziz tatları ile birlikte; Silva Oliva Hotel işletmecisi Floryan Murat Koch elinden tatmalısınız ki, yemeğin tam bir sanat olduğunu göreceksiniz. Buranın en güzel yanı her şey naturel, katkısız kendi elleriyle üşenmeden  menüden  ne arzu ederseniz o konsepte harika bir sunum   sergilemektedir. Akdeniz ve Ege'nin kendine  has otları ve özellikle  balık ve zeytinyağlı yemek ve içeceklerinde çok iddialılar. Baharat, yeşillik ve sebzeleri kendi bahçelerinden ya da köy pazarından  temin edip  kahvaltılar  da organik tarım ürünleri ve   kendi zeytini, ekmeği ve organik reçelleri sunuluyor. Yemekleri de kendi  zeytininden elde ettiği zeytinyağı ile pişirip taze olarak sunuluyor. İsteyenler için özel olarak  vejeteryan,  vegan  ve anti-alerjen menüde  hazırlanıyor. Bunun yanında çok özel bitki çayları hazırlanıyor, yöresel otlarda yapılan salata, börek, dağlardan topladığı yabani mantarları  Bafa Gölü’nde  yıkayıp  özel olarak tütsülediği yılan balığını kesinlikle  denemenizi tavsiye ederiz..

Öte yandan, 68 Kuşağı gençliğin desteği ile örgütlenip, ilk örnek kooperatifçilik hareketini başlatan ve "Bafa Gölü'nde çıkan balıklar ve su ürünleri Bafalılarındır" söylemini hayata geçiren Bafa Gölü çevresindeki köylüler; eski Başbakanlardan Bülent Ecevit'in başlattığı; "Toprak işleyenin, Su kullananındır" sloganı, Bafalı köylüleri harekete geçirmişti... Bafa Gölü ve çevresindeki  turizm, zeytin ve balıkçılıkla uğraşan  konuk sever, aydın köylüler;  Ege'nin  mavi gözü Bafa'ya  yeni konuklarını  bekliyor.

Hayatı keşfetmeye, meraklarımızı gidermeye ve dünyanın başka hallerine tanık olmaya devam ediyoruz... Bir başka gezimizde, bir turizm cenneti olan Anadolu coğrafyasında buluşmak dileğiyle.

Sevdiklerinizle birlikte yapacağınız tatiliniz güvenli, huzurlu, zevkli, yolunuz ve bahtınız açık olsun... "Bir daha ben bu dünyaya gelirsem, şunları yapacağım ya da yapmayacağım" deme şansımız asla olmayacaktır. Öyleyse, bir nefeslik yaşam anında, hızla uçup giden ömür diliminde, her şeye karşın; kendinize zaman ayırın... Gözünüz açık gitmeden, Ege'nin mavi gözü Bafa'da yaşama dokunun... “Gönlüm Ege’de kaldı…” şarkısı duygusallığında, sevgide odaklanmanın tam zamanı... Haydi canlar, tatil başlıyor!

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.