06 Ekim 2024
  • İzmir36°C
  • İstanbul28°C
  • Antalya32°C
  • Ankara31°C

HAYATIM FIRSAT PENCERESİ OLABİLİR

BORA ÖZGEN

05 Ekim 2024 Cumartesi 17:57

Nail Olpak, Türk iş dünyasının önde gelen isimlerinden biri olarak, Kibyra Odeion'da gerçekleştirdiği konuşmada, öğrencilere hayatının ve kariyer yolculuğunun değerli derslerini aktardı. Nail Olpak; Burdur'un  tanıtımını çok önemsiyor. Salda Gölü, Sagalassos ve İnsuyu Mağarası gibi doğal ve tarihi zenginliklerle dolu olan Burdur, maalesef hak ettiği ilgiyi görmüyor.

 

Olpak, bu durumun sorumluluğunu kısmen kendinde ve Burdurlularda görüyor ve bu zenginliklerin daha iyi tanıtılması gerektiğini savunuyor. Ancak bu şehrin tarihi dokusunun ve kültürel mirasının ne kadar zengin olduğunu bilmeyenler de var. Burdur'un zenginliklerini konuşuyoruz. 20 gün önce gezimizde sadece bir kişi o da kısa dönem askerliğini yaptığı için Burdur merkeze gelmişti. Diğerleri Burdur'un içine dahi girmemişlerdi. Samimi bir ortamda konuştuğumuzda önlerindeki on yıllık planda da Burdur'a gelmek gibi bir niyetleri yoktu. Onlar ne Salda Gölü'nü duymuşlardı ne Sagalassos biliyorlardı, ne  İnsuyu mağarasından haberleri vardı. Salda Gölü, Karataş Gölü, Gölhisar Böğrüdelik Yaylası, Yarışlı Gölü, Gölhisar Gölü, Yazır Gölü, Karanlıkdere Kanyonu, Karacaören Baraj Gölü, Kargı Kanyonu, Kent Ormanı, Kumar Yaylası, Kemer Akpınar Yaylası lavanta bahçeleri  buraların Burdur’a ait dediğimizde şaşırıp kalıyorlardı. Buraları duyan olmamış. Burada suç Burdurlularda en başta bana aittir diye düşünüyorum. İşte bu zenginliğin en güzel örneklerinden biri, Kibyra Antik Kenti'nde bulunan Odeion'dur. Bu yapı, antik dönemin en büyük üstü kapalı yapılarından biri olarak bilinir ve 2 bin yıl sonra bile hala etkileyici bir görünüme sahiptir.

 

Kibyra Odeion'da, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi'nin düzenlediği Ticari Diplomasi dersi kapsamında, Olpak'ın liderlik ve yönetim, yardımcı olmak, talep ve hayatın anlamı, sivil toplumun önemi, zaman yönetimi, risk, teşekkür, özür ve ödüllendirme, eğitim, başarı ve mutluluk gibi konulara değinerek öğrencilere hayatta başarılı olmak için gerekli beş temeli paylaştı. Nail Olpak, bu beş başlığın ilk ikisinin zeka ve yeterli süre gibi, kişinin elinde olmayan faktörler olduğunu, sonraki iki başlığın ise iyi niyet ve gayret gibi, kişinin kontrolünde olan faktörler olduğunu, sonuncusunun ise doğru kişiye doğru işi yaptırmak olduğunu vurguladı.

Bu etkinlik, öğrencilere sadece ticari diplomasi hakkında değil, aynı zamanda hayatın genelinde başarıya ulaşmanın yolları hakkında da derin bir perspektif sundu. Olpak'ın bu etkinliği, doğduğu şehir Burdur'un zenginliklerini ve potansiyelini öne çıkardı, böylece öğrencilere hem yerel hem de global bir bakış açısı kazandırdı. Kibyra Odeion'da gerçekleşen bu hayat dersi, öğrencilerin küresel ticaretteki güncel dinamikleri ve ticari diplomasiye dair vizyonlarını genişletmelerine olanak tanımış ve onlara, kariyerlerinde ve yaşamlarında ilerlerken rehberlik edecek değerli bilgiler sağlamıştır.

Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Başkanı Nail Olpak, öğrencilere sadece ticari diplomasi hakkında değil, aynı zamanda liderlik, yönetim, yardımlaşma, talep ve hayatın anlamı gibi konularda da derinlemesine bilgi verdi. Kendi hayatından örneklerle süslediği konuşmasında, başarıya giden yolda beş temel başlığa vurgu yaptı. Bu başlıklar, zeka ve zaman gibi kişinin kontrolünde olmayan faktörlerden, iyi niyet ve gayret gibi kişisel çabaya bağlı olanlara kadar uzanıyordu.

SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE İNANÇ: MEDENİYETİMİZİN TEMEL TAŞLARI

Biz DEİK’i Türk iş dünyasının Kuzey yıldızı olarak ifade ediyoruz. Biraz oradan biraz dağarcığımdan biriktirdiklerimle biraz ticari diplomasından neler anladıklarımızdan küresel ticaretin para dipnotlarından küçük küçük sizlere sunmak istiyorum. Ben mühendisim bir iş insanıyım uzun yıllar farklı sivil toplum kuruluşlarının yönetimlerinde ve başkanlıklarında bulundum. Halen de dış ekonomik ilişkiler kurumunun başkanlığını yapıyorum. Önceden yaptığımın dışında farklı sosyal görevlerim de var. Sadece kulağınızda olsun. TURKCELL'in ve EXİM'in bankında şu anda yönetim kurulu üyesi olarak devam ediyorum. MÜSİAD gibi kuruluşlar, bu anlamda önemli işlevler görüyor. Yönetim kurulu üyeliği ve genel başkanlık gibi görevlerde bulunduğum zamanlarda, kurumların büyümesine ve global ölçekte şubeler açarak etki alanını genişletmesine katkıda bulundum. Türk iş dünyasının dış ekonomik ilişkilerini koordine etmekle görevli olan kurum mottomun ticari diploması bugünkü programın başlığı 1985 yılında kurulmuş ülkeler arası iş konserleri ile çalışıyoruz zahmetli Özal'ın başbakanlığı döneminde Amerikan yardımları alırken biz artık Amerikan yardımı alacağım ticaret istiyorum.

Türk iş dünyası, dış ekonomik ilişkilerini koordine eden kurumlar aracılığıyla uluslararası alanda önemli bir konuma sahip. Ticari diplomasi, bu kurumların temel mottomu oluşturuyor. 1985 yılında kurulan ve ülkeler arası iş konseyleri ile çalışan bu kurumlar, Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde Amerikan yardımlarının ötesine geçerek, ticaretin önemini vurgulamıştır. Yeşil Burun Adaları gibi pek bilinmeyen yerlerde bile iş konseyleri bulunması, Türk iş dünyasının küresel etki alanının bir göstergesi. Rusya-Ukrayna savaşı ve Ortadoğu'daki gelişmeler, sosyal ve iş hayatımızda derin izler bırakıyor. Küresel ekonomide yaşanan köklü değişiklikler, sürdürülebilirliğin sadece çevresel değil, aynı zamanda ekonomik ve sosyal boyutlarını da kapsadığını gösteriyor. Bu süreçte, genç nesillerin de bu konulara ilgi göstermesi ve bilgi sahibi olması büyük önem taşıyor. Bugün, üniversite gençleri olarak belki ilk bakışta ilgi alanınıza girmeyen bu konular, geleceğinizi şekillendirecek önemli başlıklar arasında yer alabilir. Bir büyüğünüz olarak, tecrübelerimi ve gözlemlerimi sizlerle paylaşmak, geleceğin liderleri olarak sizlerin de bu konularda farkındalık kazanmanızı sağlamak benim için büyük bir kazanç olacaktır. Sürdürülebilir bir gelecek için hep birlikte çalışmalı ve medeniyetimizin temel taşlarını güçlendirmeliyiz.

 

Ticari diplomasi, küresel ticaretin önemli bir parçasıdır ve Olpak'ın bu konudaki bilgisi, Türk iş dünyasının "Kuzey Yıldızı" olarak adlandırılan DEİK'in liderliğinde daha da anlam kazanıyor. Mühendislik ve iş dünyasındaki deneyimleriyle Olpak, öğrencilere ve genç iş insanlarına ilham veriyor. Kibyra Odeion'da gerçekleşen bu etkinlik, tarihi bir mekanda modern ticaretin inceliklerini öğrenmek için benzersiz bir fırsattı. Bu tür etkinlikler, öğrencilere sadece akademik bilgi sunmakla kalmıyor, aynı zamanda onlara kültürel mirasımızın değerini ve korunmasının önemini de hatırlatıyor. Burdur'un ve Türkiye'nin zengin tarihini ve kültürünü gelecek nesillere aktarmak için bu tür etkinliklerin devam etmesi umut verici. Kibyra Odeion'da yapılan bu konuşma, sadece bir ders değil, aynı zamanda bir mirasın, bir kültürün ve bir bilginin aktarımıydı. Nail Olpak'ın tecrübeleri ve bilgisi, öğrencilere hayat yolculuklarında rehberlik edecek değerli dersler sundu. Burdur'un ve Kibyra'nın tarihi atmosferinde gerçekleşen bu etkinlik, ticari diplomasi ve liderlik üzerine derinlemesine bir ders niteliğindeydi.

BİR DÖNÜM NOKTASI

İbecik'te başlayan yolculuk, İstanbul Teknik Üniversitesi'nin makine fakültesi ile devam etti ve iş dünyasında bir lider olarak süregeldi. Nail Bey'in hikayesi, sadece bir başarı öyküsü değil, aynı zamanda Türkiye'nin son yarım yüzyılda geçirdiği dönüşümün de bir yansımasıdır. Nail Bey, 17 yaşında ailesinin yanından ayrılarak parasız yatılı okumak üzere büyük bir adım attı. Bu karar, onun hayatının dönüm noktalarından biri oldu. İstanbul'a gidişi, sadece coğrafi bir değişiklik değil, aynı zamanda kariyerindeki yönünü de belirledi. İstanbul Teknik Üniversitesi'nde eğitim alarak mühendislik alanında sağlam bir temel oluşturdu.

Ancak Nail Bey'in hikayesi, akademik başarılarla sınırlı değil. O, aynı zamanda bir iş insanı ve STK başkanı olarak da tanınıyor. Kendi şirketlerini kurarak, iş dünyasında önemli bir yer edindi. Bu süreçte, sadece kendi hayatını değil, çevresindekilerin hayatlarını da olumlu yönde etkiledi. Nail Bey'in hikayesi, eğitim ve öğrenmenin önemini de vurguluyor. İlkokuldan itibaren gösterdiği akademik yetenek, onun eğitim hayatında hızla ilerlemesini sağladı. Lise yıllarında yaşadığı zorluklara rağmen, duruşunu ve hedeflerini korudu. İngilizce eğitimine verdiği önem, onun uluslararası arenada da başarılı olmasının temelini attı.

NAİL BEY'İN HİKAYESİ, GENÇ NESİLLERE İLHAM VERİYOR

Karşılaştığı zorluklara rağmen eğitimine ve kişisel gelişimine verdiği önem, onun başarıya ulaşmasını sağlıyordu. Aynı zamanda, bir yabancı dil öğrenmenin önemini ve bu becerinin hayatın her alanında nasıl faydalı olabileceğini gösteriyordu. Nail Bey, Türkiye'nin zorlu dönemlerinden birinde eğitimine devam ederken, aynı zamanda geleceğe dair umutlarını ve hedeflerini de korudu. İş dünyasında elde ettiği başarılar, onun sadece akademik değil, aynı zamanda pratik bilgi ve becerilere de sahip olduğunu kanıtlıyordu.

Bu hikaye, azim ve kararlılıkla neler başarılabileceğinin canlı bir örneğidir. Nail Bey'in yaşam öyküsü, gelecek nesillere yol gösterici olacak değerli dersler içeriyor. İstanbul'da başlayıp iş dünyasına uzanan bu yolculuk, Türkiye'nin dinamik yapısını ve bireylerin bu yapı içinde nasıl şekillenebileceğini gözler önüne seriyor.

OSMANLI DÖNEMİ NÜFUS KAYITLARI

İçinizde hepiniz analiz edip bakmak durumunda değilsiniz, sosyal bölümlerden çok arkadaşlarınız var ama bu çerçeve içerisinde bakıldığında kariyer, başarı ve hayatın gayesiyle ilgili bir şeyleri o bakış açısıyla anlatmak istiyorum. Ben  geriye dönüp baktığımda o alt yapının kendi adıma bende olduğunu düşünüyorum.  Bir başka arkadaşımız da sosyal alanda bir başka arkadaşımız sanat alanında çok iyidir. Bu bir bakış açısı ortaokuldaydım dedeme sormuştum annenin adı ne babanın adı ne onun annesi onun babası adı ne ortaokuldayken bir soy ağacı çıkartmıştım sizler şimdi e-devlet'ten çıkartıyorsunuz.

Ama 1974 yılında çıkartmanın ne anlama geldiğini zannederim düşünebilirsiniz.

Dedem bana A3 büyüklüğünde 3 tane büyük sayfa getirdi. Osmanlıca yazıyor tepesinde devleti Osmani nüfus tezkeresi o zamanlar o nüfus kağıdının üzerinde fotoğrafın yerine geçecek şekilde bütün insanların boyundan göz rengine kadar tanımlamalarda varmış. Osmanlı devleti ilk nüfus sayımını da 1830 yılında yaptırmış. Derken üniversite hayatı ve son sınıf sizlerin dönemine geldiğim bir sürede kendime şu soruyu sormaya başladığım bir dönemdi. Makine mühendisi olacağım ben mezun olunca ne yapacağım sizler de kendi mesleğinizle ilgili zannederim umuyorum ve yoksa da mutlaka yapın bu soruları sorun kendinize. Mezun olduktan sonra ben ne yapacağım. Kendimi geliştirmek için bugünden altyapımı nasıl geliştirmeliyim dedim.

Ben ne yaptım hem akademi hem de bir şirkette genel müdür olan bir abime gittim. O da mühendisti onun tavsiyelerini aldım. Siz buradan çıkarım yapın diye sadece 4-5 başlık soracağım.

 

Bana şunu sordu ?

Akademisyen mi olacaksın?

Proje mühendisimi?

Devlette mi? çalışacaksın bürokratımı?

Özel sektör mü?

ne demek bunlar.

 

Özel sektörde kendi işini mi kuracaksın hayalim kendi işimi kurmaktı. O zaman atölye yerine küçük işletmelerde başladı. Çok ezilirsin bu ezilme noktasına özellikle söylüyorum. Bazen gençler o ilk yıldaki ezilme süreçlerine tahammül edemiyorlar. Ama bilinçli bir ezilmeyse bilinçsiz ezilmeden bahsetmiyorum sizin önünüzde açacaktır. Öyle başladım profesyonel çalıştım hamdolsun bugün itibarıyla da kendi mi İyi analiz ederim iyi dinlerim ama bir karar verince de sonuna kadar giderim.

Üniversite hayatının son sınıfında, birçok öğrenci kariyer planlaması yaparken, "Mezun olduktan sonra ne yapacağım?" sorusuyla yüzleşir.

Bir kariyer danışmanı veya mentorun tavsiyeleri, bu karar verme sürecinde önemli bir rol oynar. Deneyimli bir profesyonelden alınan tavsiyeler, gençlerin kariyer hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olabilir. Önemli olan, iyi bir analiz yapabilmek, dinleyebilmek ve verilen kararın arkasında durabilmektir.

Her dönemde, bireylerin karşılaştığı zorluklar ve aldıkları kararlar, onların geleceğini şekillendirir. Tarihten günümüze, meslek seçimi her zaman kişisel bir yolculuk olmuştur ve bu yolculuk, bireyin kendi içsel motivasyonu ve dış dünyadan aldığı destekle devam etmektedir.

LİDERLİK, İLETİŞİM VE TOPLUMSAL KATKI: BİR VİZYONER YAKLAŞIM

Liderlik, sadece başarıyı elde etmekle ilgili değildir; aynı zamanda başarının takım çalışmasıyla geldiğini anlamak ve takdir etmekle de ilgilidir. Bir lider olarak, başarıları sadece kendimize mal etmek yerine, tüm ekibin çabalarını tanımak, onların katkılarını öne çıkarmak ve başarıyı paylaşmak önemlidir. Bu, takım ruhunu güçlendirir ve her bir üyenin değerli olduğunu hissettirir.İletişim, liderlikteki en önemli unsurlardan biridir. İster tanıdık ister tanımadık olsun, insanlara geri dönüş yapmak, onların seslerini duyduğumuzu ve önemsediğimizi gösterir. Bu, özellikle dijital çağda, mesajlaşma ve sosyal medya aracılığıyla daha da önem kazanmıştır. Her bir geri dönüş, bir bağ kurma ve ilişki geliştirme fırsatıdır. Toplumsal katkı ve yardımseverlik, bireylerin ve toplumların gelişiminde kritik rol oynar. Yardım, maddi destekten çok daha fazlasını ifade eder; bir fikir paylaşımı, bir engelin aşılmasına yardımcı olma, bir kahve ikramı ya da sadece bir gülümseme olabilir. Bu küçük jestler, insanların kalbini kazanmanın ve pozitif bir etki yaratmanın yollarıdır.Gönül, medeniyetimizin derinliklerinden gelen, insan ilişkilerinde önemli bir yere sahip bir kavramdır. Gönül almak, insanların duygularına dokunmak ve onlara değer verdiklerini hissettirmektir. Bu, sadece bireysel ilişkilerde değil, aynı zamanda toplumsal ilişkilerde de büyük bir öneme sahiptir.Hayatın anlamı üzerine düşünmek, her birey için önemli bir yolculuktur. Kendimize bu soruyu sormak, yaşamımızı daha bilinçli ve amaç odaklı hale getirebilir. Eğitim, bu yolculukta önemli bir araçtır ve devamlılığı, bireysel ve toplumsal gelişim için elzemdir. Bu nedenle, eğitime yapılan yatırımlar, geleceğimizin temellerini atar.

 10 MAKÜ ÖĞRENCİSİNE BURS

OLPAK Vakfı; toplumsal katkı ve eğitime destek vererek, gençlerin eğitim yolculuklarında onlara rehberlik eder ve destek olur. Burslar, gençlerin eğitimlerine devam etmelerini sağlayarak, onların potansiyellerini gerçekleştirmelerine yardımcı olur. Bir STK başkanı olarak dünyayı gezmek, sadece kişisel bir deneyim değil, aynı zamanda toplumsal bir misyon taşır. Bu görev, köklerimizi ve değerlerimizi hatırlamak, ülkemizin imkanlarına saygı duymak ve bu imkanları başkaları için de kullanmakla ilgilidir. Bu, bize verileni geri verme ve topluma katkıda bulunma sorumluluğudur. Liderlik, iletişim ve toplumsal katkı, bir araya geldiğinde, sadece bireysel başarıları değil, aynı zamanda toplumsal ilerlemeyi de mümkün kılar. Bu üç unsur, vizyoner bir yaklaşımın temel taşlarıdır ve her birimizin hayatında önemli bir rol oynar.

DİJİTAL DÖNÜŞÜM VE YEŞİL GELECEK: GENÇLERİN ROLÜ

Günümüz dünyasında, dijital dönüşüm ve yeşil enerji, sürdürülebilir bir gelecek için kritik öneme sahip iki konu olarak öne çıkıyor. Dijital dönüşüm, teknolojinin hızla geliştiği ve hayatımızın her alanına entegre olduğu bir süreç. Bu süreç, iş yapış şekillerimizden sosyal ilişkilerimize kadar geniş bir yelpazede değişim yaratıyor. Öte yandan, yeşil dönüşüm ise çevreye duyarlı, sürdürülebilir enerji kaynaklarının kullanımını artırarak gezegenimizi koruma çabası içinde.

Dürüstlük, bu iki dönüşüm sürecinde de temel bir değer olarak karşımıza çıkıyor. Dürüstlük, bir meziyetten ziyade, toplumun her bireyinden beklenen doğal bir davranış biçimi olmalı. Gençler, bu süreçlerde önemli bir role sahip. Çünkü onlar, hem dijital hem de yeşil dönüşümün en aktif katılımcıları ve yarının liderleridir.

Yeşil dönüşüm kapsamında, nükleer enerji gibi daha önce tartışmalı olan enerji kaynakları, enerji krizleri ve çevresel faktörler ışığında yeniden değerlendiriliyor. Nükleer enerji, düşük karbon emisyonu ve yüksek enerji verimliliği nedeniyle, bazı çevrelerce sürdürülebilir bir seçenek olarak kabul edilmeye başlandı. Ancak bu, gençlerin ve tüm toplumun, enerji kaynaklarının çevresel etkilerini sürekli sorgulaması ve bilinçli bir şekilde kullanması gerektiği anlamına geliyor.

Dijital dönüşümde ise, cep telefonları ve sosyal medya gibi araçların kullanımı, sadece kişisel iletişim aracı olmanın ötesine geçiyor. Dijital ekonomi, iş modellerini ve tüketim alışkanlıklarını dönüştürüyor. Bu dönüşüm, gençlerin dijital araçları daha rasyonel ve etkin kullanmalarını gerektiriyor. Dijital çağ, sadece sosyal hayatımızı değil, ekonomimizi ve genel yaşam tarzımızı da şekillendiriyor.

Küresel ticarette ise, serbest ticaretin yaygınlaştırılması hedeflenirken, bloklaşma eğilimleri de gözlemleniyor. Çin'in "Bir Kuşak Bir Yol" projesi gibi girişimler, hem fırsatlar hem de tehditler barındırıyor. Gençler, bu tür küresel projelerin ülkeleri için ne anlama geldiğini anlamalı ve bu bilgiyi kariyer planlamalarında kullanmalı.

Pasifik bölgesindeki siyasi gerginlikler ve Hindistan'ın yükselen gücü gibi konular, küresel ekonomideki siyasi dengeleri değiştiriyor. Bu değişimler, gençlerin küresel ekonomiye ve siyasete olan ilgisini artırıyor. Küresel ticaretin ivmesinin azalması, yeni ekonomik modellerin ve ticaret anlaşmalarının önemini artırıyor.

Gençler, dijital ve yeşil dönüşüm süreçlerinde aktif rol alarak, sürdürülebilir bir geleceğin inşasında önemli bir etkiye sahip olabilirler. Bu süreçlerde dürüstlük, bilinçlilik ve proaktif bir yaklaşım, gençlerin hem kendileri hem de toplum için değer yaratabilecekleri bir temel oluşturuyor.

EĞİTİM VE ÖZÜR DİLEME SANATI

Eğitim, sadece akademik bilgi aktarımından ibaret değildir; aynı zamanda karakter gelişimi ve sosyal becerilerin kazandırılması sürecidir. Bu süreçte, bireylerin hata yapma özgürlüğüne sahip olmaları ve bu hatalardan ders çıkarmaları önemlidir. Ebeveynler ve eğitimciler olarak, çocuklara ve gençlere hatalarını kabul etme ve özür dileme becerilerini öğretmek, onların kişisel gelişimlerinin temel taşlarından biridir.Hata yapmak insan doğasının bir parçasıdır ve herkes hata yapabilir. Ancak, hatalarımızdan öğrenmek ve onları düzeltmek için adım atmak, bizi daha iyi insanlar yapar. Özür dilemek, bir hata yaptığımızda sorumluluk almanın ve ilişkilerimizi onarmanın bir yoludur. Özür dilemek, karşımızdaki kişiye saygı gösterdiğimizi ve onların duygularını önemsediğimizi ifade eder.

Özür dileme becerisi, empati ve öz-farkındalık gerektirir. Bir hata yaptığımızı kabul etmek ve bunun için özür dilemek, güçlü bir karakterin ve olgunluğun göstergesidir. Aynı zamanda, özür dilemek, ilişkilerimizi güçlendirir ve toplum içindeki güven duygusunu artırır.

Eğitim sürecinde, öğrencilere özür dilemenin önemi ve nasıl yapılacağı öğretilmelidir. Özür dilemek, basit bir "özür dilerim" demekten daha fazlasını içerir. Samimi bir özür, hatanın farkında olmayı, zararın telafi edilmesi için çaba göstermeyi ve aynı hatayı tekrarlamama taahhüdünü içermelidir.

Ebeveynler ve eğitimciler olarak, çocuklara ve gençlere özür dilemenin değerini ve önemini anlatmalıyız. Onlara, özür dilemenin zayıflık değil, güç ve cesaretin bir işareti olduğunu göstermeliyiz. Ayrıca, özür dilemenin sadece bireysel ilişkilerde değil, profesyonel ve toplumsal ilişkilerde de önemli olduğunu vurgulamalıyız.

Eğitim, bireylerin sadece zihinsel kapasitelerini değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal becerilerini de geliştirmelerine yardımcı olmalıdır. Özür dileme becerisi, bu beceriler arasında merkezi bir yere sahiptir ve her yaştan insanın hayatında önemli bir rol oynar. Eğitim, özür dileme sanatını öğretmekle kalmaz, aynı zamanda bireylerin daha anlayışlı, empatik ve sorumlu toplum üyeleri olmalarını sağlar.

Eğitim ve öğretim, hayatımızın en temel taşlarından ikisi ve her ne kadar birbirine yakın kavramlar gibi görünse de aslında birbirinden farklı anlamlar taşıyorlar. Eğitim, bireyin bilgi, beceri ve yeteneklerini geliştirmesini sağlayan süreçken; öğretim ise bu bilgi ve becerilerin planlı bir şekilde öğretilmesi işlemidir. Bu iki kavramın hayatımızdaki önemi, kişisel gelişimimizden toplumsal ilerlemeye kadar geniş bir yelpazede hissedilir.

Eğitim ve öğretimin sadece akademik başarıyla sınırlı olmadığını, aynı zamanda kişisel değerler ve sosyal beceriler kazandırmada da önemli bir rol oynadığını vurgulamak istiyorum. Anlatılan hikaye, bir köy çocuğunun, öğretmeni Vasfiye Hanım'dan aldığı hayat dersleri üzerine kurulu. Vasfiye Hanım'ın öğrencisine hitap şekli ve saygı konusundaki dersi, eğitimin sadece kitaplardan ibaret olmadığını, aynı zamanda bireyin karakterinin şekillenmesinde de etkili olduğunu gösteriyor.

Öte yandan, diğer Nail'in hikayesi, eğitim sürecinde yaşanan olumsuz bir deneyimin, bir öğrencinin hayatını nasıl derinden etkileyebileceğine dair acı bir örnek teşkil ediyor. Bir öğretmenin düşüncesiz bir sözü, Nail'in eğitim hayatını terk etmesine ve sonrasında yaşanan trajik olaylara yol açmış. Bu, öğretmenlerin sözlerinin ve davranışlarının, öğrenciler üzerinde ne kadar büyük bir etkiye sahip olduğunu ve bu gücün sorumlulukla kullanılması gerektiğini hatırlatıyor.

Eğitim ve öğretim sürecinde, öğrencilere akademik bilgilerin yanı sıra, empati, saygı ve anlayış gibi değerlerin de öğretilmesi gerektiğini savunuyorum. Her öğrenci, kendi potansiyelini en iyi şekilde ortaya koyabileceği, destekleyici ve teşvik edici bir ortamı hak ediyor. Vasfiye Hanım gibi öğretmenlerin verdiği dersler, öğrencilerin sadece okulda değil, hayatın her alanında başarılı olmalarını sağlayacak temel taşlardır.

Eğitim ve öğretim, bireyin hayatında derin izler bırakan ve onun toplum içindeki yerini belirleyen unsurlardır. Bu yüzden, her iki sürecin de özenle ve bilinçle yönetilmesi, geleceğimizin şekillenmesinde kritik bir öneme sahiptir. Vasfiye Hanım'ın öğrencisine verdiği dersler ve Nail'in hikayesi, eğitim ve öğretimin sadece zihinsel değil, aynı zamanda duygusal ve sosyal boyutlarını da içermesi gerektiğini bizlere hatırlatıyor.

NEDİR BU VASFİYE ÖĞRETMENİN YAPTIĞI

Nail Olpak anlatıyor; Köyden kasabaya gittik adeta şehre kavuşmuştum. Tabii ki 50 küsur yıl önce teneffüste sınıf öğretmenim Vasfiye hocam'a doğru bakarak buradaki bir arkadaşıma seslenmişim. Ahmet Ayşe diye öğretmenim efendim dedi. Köy çocuğunun saflığıyla sana demedim dedim. Bir iki dakika sonra da hiç kimseye çaktırmadan usulca yanıma geldi kulağıma eğildi evladım insan büyükleriyle konuşurken siz diye hitap eder dedi.

HAYATIMIN İKİ ÖNEMLİ DERSİDİR

İnsanlarınla nasıl konuşacağız insanları uyarırken onları rencide etmeden nasıl konuşacağız bana vasfiye hocam öğretti. Sınıfta iki Nail var tesadüf birisi ben birisi Çelik çomak oynayan Nail. Nail Çelik çomak oynarken çomak gözüne gelmiş. Nail'in bir gözü yok maalesef lakabı da var kör Nail. Adaşım yanındaki arkadaşıyla konuşmuş hocamız onu konuşurken görünce bir gürledi. Senin öbür gözünü ben çıkartırım diye seslendi. Sınıf dondu zaman dondu her şey dondu. Kör Nail Sınıfı da okulu da okumayı da terk etti. Sonra da öğrendim bir kavgaya karışmış vurulmuş gitmiş buradan mesajım şu. Mekan aynı yer aynı isimler aynı her şey aynı bana göre maalesef bir hocamızın bir davranışının sonucu.

Biri  mezarda diğeri başarılı bir STK başkanı

Bir başarı varsa kendi adıma bundan mutlu olurum Vasfiye  hocamın da eseri karşınızda…

Yol göstericinizin kariyeri iyi ise yoldaşınız olsun takipte kalın.

 

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.