17 Kasım 2024
  • İzmir21°C
  • İstanbul19°C
  • Antalya25°C
  • Ankara18°C

KÜLTÜR TURİZMİN TEMELİDİR

ÇİĞDEM DİNÇ

18 Ekim 2017 Çarşamba 08:03

Dünyanın en eski kültürlerinden birine sahip halkımızın bu kültürel değerlere ne kadar değer verdiği ile ilgili bu ay bir yazı yazmak istedim. Keyif ile okumanız dileği ile… “Türk” adının anlamı ile ilgili olarak çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. Adları “Türk” sözcüğüne benzediği iddia edilen bazı toplulukların “Türk” milleti ile herhangi bir ilişkisi olmadığı bilimsel çalışmalarla ortaya konmuştur. Bu çalışmalara göre, “Türk” sözcüğü; “güç, kuvvet, güçlü, kuvvetli, cesur, türeli (kanun ve nizam sahibi) ve türeyen, çoğalan” anlamlarına gelmektedir. Tarihte “Türk” adıyla adlandırılan ilk devlet “Gök-Türk Devleti” olmuştur. Coğrafî ad olarak “Türkiye” kavramı, tarihte ilk kez Bizans kaynaklarında yer almaktadır. VI. yüzyılda “Türkiye”, Orta Asya’yı ifade etmek üzere kullanılmıştır. IX. ve X. yüzyıllarda Volga’dan Orta Avrupa’ya kadar olan alana “Türkiye” adı verilmiş (Doğu Türkiye = Hazar ülkesi; Batı Türkiye= Macar ülkesi); XIII. yüzyılda Mısır ve Suriye de “Türkiye” olarak adlandırılmıştır. Anadolu ise XII. yüzyıldan itibaren “Türkiye” olarak tanınmıştır. 

Kültür nedir? Bir toplumun duyuş ve düşünüş birliğini oluşturan, gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarının topuna birden kültür denir. Diğer bir tanımı ile kültür tarihsel ve toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan her türlü değerlerle bunları kullanmada, sonraki kuşaklara iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların tümüdür. Kültür, bir milletin maddi ve manevi değerlerinin bütününe denir. Burada “maddi değerlerden” kastımız, bir milletin yeme, içme, yaşama, geçimini sağlama gibi etkinliklerini kapsamaktadır. “Manevi değerler” ise, milletin duygu, düşünce, ahlak, gelenek ve göreneklerini içeren özellikleridir.Türk Dil Kurumu “kültür” kavramını temel anlamda “Tarihsel, toplumsal gelişme süreci içinde yaratılan bütün maddi ve manevi değerler ile bunları yaratmada, sonraki nesillere iletmede kullanılan, insanın doğal ve toplumsal çevresine egemenliğinin ölçüsünü gösteren araçların bütünü, hars, ekin” olarak tanımlamaktadır. Kültür, bir milleti ayakta tutan en önemli yapı taşlarından biridir. Kültürün bozulması veya yok olması, milletlerin sonunu hazırlayan nedenlerdir. Türk kültürü, milletler içinde en yüksek ahlakı ve yaşayışı içeren değerlerden oluşmaktadır.
Peki, günümüzde yaşayan Türk toplumu yukarıdaki tanımlardan kaçını kendine uyarlamıştır. 

Bir turist olarak ülkemize geldiğinizde ve ziyaret noktanızda diyelim ki; Kapalı çarşı yani dünyanın en eski ticaret merkezinde,  Türk kültürüne ait bir şeyler görebilmek ve kültürü yakından tanımak istemez misiniz? Peki; kapalı çarşıya gelen bir turist ne buluyor, sözde dünyaca marka takma ürünlerin satıldığı, peş peşe sıralanmış mağazaların çokluğu dışında, birkaç hediyelik eşya satan dükkan ki o dükkanlarda üç aşağı beş yukarı aynı ürünleri sunuyorlar. Türk zaanatkarların ellerinden çıkmış tasarımlar ile dolu mücevher ve halı satan dükkanlarımız da yok değil ama… Şu bir gerçek ki bu tasarımların üretildiği atölyeler sır. Sizde ülkemize gelen turistlere kapalı çarşı başta olmak üzere,  daha bir çok turistik mekanda, sokak kültürünü, esnaf ve zanaatkarları, sanatçıları, geleneksel değerleri ve Türk ahlak ve kültürünü yakından tanıtabilmek istemez misiniz?

İğneyi başkasına, çuvaldızı kendimize batıralım… Sizce televizyonlarda birbiri arkasına oynayan yerli Türk dizi filmlerinin hangisinde kültürümüzü tanıyabiliyoruz. Osmanlı padişahlarının hayatlarını anlatan diziler dahil, (birkaçı hariç)  hangisinde gerçek yaşam tarzı kültür ve sanatı gösteren bir görsel var? Tüm yerli diziler entrika, yalan dolan, silah, çatışma, kavga, bağırma çağırma, itişme kakışma, birbirinin arkasından iş çevirme, kötünün kazandığı veya prim yaptığı, iyilerin ezildiği, iyinin hep kaybettiği, ölüm, cenaze,  cinayet, zengin kız fakir oğlan veya fakir oğlan zengin kız kısır döngüsünde… 

En kötüsü de 7 den 77 ye kadar Türk toplumunun şuur altına bu kötü duygular ince ince kodlanıyor. 
O zaman ne oluyor? Herkes sinirli, herkes mutsuz, herkes pire için yorgan yakacak kadar öfkeli, saldırgan, nefret dolu, karşısındaki sanki düşman, bir de karşısındaki kadınsa iyice değersiz, sanki kendi anası, bacısı, kızı yok, hala filmlerde aile bağları kopmak üzere, ailede kimse kimseye güvenemiyor, güvenmiyor, anlayış karşılıklı saygı çoktan kaybolmuş bir değer durumunda yayına devam ediliyor. 

Ve sonuç, yaşadığımız toplulukta edepsizlik ön planda ve  adam öldürmenin ne kadar doğal bir durum olduğu beyinlerin ince kıvrımlarına kadar işlenmiş durumda ve bu topluluk bir arada yaşamaya çalışıyor. Lafım meclisinde dışarı, her şeye rağmen iyi insanlar var, saygılı, kibar, huzurlu, edepli, mutlu olabilmeyi bilen, dışa iletişime açık, toplumsal değerlerine sıkı sıkıya bağlı insanlar var ve insanlar işte bu toplumu bir arada tutmayı başarıyor. Amacımız kötü enerji mesajları veren her türlü aracı ortadan kaldırarak iyi insanları çoğaltmak ve iyi insanların her zaman kazandığını kazanacağını topluma benimsetmektir. Eskiden televizyon yayınları Türkiye’de tek kanalken; oynatılan kovboy filmlerinde de at, silah eksik olmasa da o filmlerde bile bir ders bir kalite vardı. Kötü adam hep kaybeder, iyi adam hep kazanırdı. En acımasız dizi Dallas adlı dizi filmdi, kötü adam Ceyar’dı, filmde entrika, yalan, zayıf aile bağları, ihanet, kıskançlık duyguları eksik olmazdı ama bu filmde silah cinayet yoktu. Artık, bizim Türk Tv dizi filmlerinde silahlı sahnesi olmayan bir bölüm bile seyretmek mümkün değil. Toplumumuzu nereye götürüyor bu filmler, bir düşünelim ve hemen  dur diyelim … ne dersiniz?  Sizlere bu konuda önemli naçizane ricam var, bu tarz dizi filmleri protesto edin seyretmeyin, seyrettirmeyin, içinde aşk, sevgi, mutluluk, yaşam sevinci, misafirperverlik, hoşgörü,  Türk Kültürü, sanat, teknoloji, bilim, modern Türk halkının yaşama tarzı, gelenek ve göreneklerimizi, huzur ve pozitiflik olan senaryolu filmleri seyretmeyi talep ediniz. Ya da gerçek yaşam öyküleri ama sonunda bir toplumsal mesaj içeren filmlerden olsun tercihiniz… 

Eskiden olduğu gibi; balkonlarından çiçekler sarkan, turistik mekanlarda daha çok kültürel ve sanatsal değerlere sahip çıkılan ve yaşatılan, herkesin park, bahçe, pazar yeri, asansör, işyeri ve sokaklarda karşılaştıklarında birbirlerini bir tebessümle de olsa selamlayan, konu komşunun birbirine destek olduğu, gelenek ve göreneklerin yaşadığı, yaşatıldığı, sanatçılara, zanaatkarlara, küçük esnafa değer verilen, karşılıklı güven duygusunu paylaşan, kibar, asil, ahlak bilgisi tam, herkesin birbirine sevgi beslediği, sanat dolu, huzurlu, mutlu pozitif insanlar mahallerine, sokaklarına, caddelerine, köylerine, şehirlerine ve tüm ülkeye  yeniden geri dönmek umudu ile… Büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün söylediği gibi ’’Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir.’’ Kültürsüzde kalırsak tüm damarlarımız kopar, ve toplum olarak bir arada yaşamamız çok zora girer. 
İşte o zaman yazımın başlığına geri dönelim;  kültürümüz turizmin temelidir. Yeni trend seyahat nedeninin başında; madem ziyaret edilen ülkenin kültürünü ve yaşam tarzını yakından tanımak ve deneyim yaşamak var o zaman gelen turistleri memnun edelim ki, aradıklarını bulsunlar ki, deneyimlerini paylaşsınlar ve bu sayede en çok turist çeken ülke yine ve yeniden Türkiye olabilsin. 
Sevgi ile kalın  … 

 

Yorumlar
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.