YALOVA, YEŞİL BİR OVA
DURSUN ÖZDEN
05 Mart 2020 Perşembe 15:30
Mavi Marmara Denizi güney kıyısında, bereketli bir cennet köşesi olan yeşil Yalova gezim sürüyor… İstanbul, Kocaeli ve Bursa’nın kapı komşusu olan, çiçeği burnunda yeni ilimiz Yalova gezimde, bana rehberlik eden Arif Ekim kardeşime, ne kadar teşekkür etsem azdır. Yalova sokaklarında, tarihi çınar gölgesini selamlayan Kayan Köşk, müze, doğal zenginlikler, parklar ve şifa kaynağı termal tesisilerindeyiz, yeniden…
Yalova Termal Kaplıcası
Ülkemize Termal Tatil anlayışını kazandıran, Türkiye' de tek altın madalya sahibi olan Yalova Termal Kaplıcaları, 4000 seneden fazla süredir faaliyet göstermekte, insanlara şifa dağıtmaktadır. 1929 yılında Yalova’ya gelen, Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün: "Burası geleceğin su şehri olacaktır" sözleri ile onurlandırdığı Yalova'nın Termal ilçesi, Yeniden onarım görerek, doğa, sağlık ve termal turizmi konusunda öncü lokasyon haline gelmiştir.
Termal Yalova'nın tam ortasında yer alır ve şifalı kaplıcalarıyla ünlüdür
İlçe, Samanlı Vadisi içinde kurulmuştur. Toprakları Ferhat Deresi ve Samanlı Vadisi içindeki küçük akarsular ile sulanır. Karadeniz iklimi ile karasal iklim arasında geçiş özelliği gösteren bir iklime sahiptir. Toprakları, bir arada ender görülen bitki türlerinin yetiştiği bir doğa harikasıdır.
Roma ve Bizans devrinden itibaren Samanlı Dağlarının yamacındaki kaplıcalardan yararlanılmaktadır. Gökçedere ve Üvezpınar Köyleri arasındaki sıcak su kaynaklarından çıkan buhar nedeniyle yeraltı tanrısının burada yaşadığına inanışmış ve yöre Pythia Therma adı ile anılmıştır.
Osmanlılar devrinde uzun süre ilgi görmeyen kaplıcalar, Sultan Abdülmecit'in annesi Bezm-i Alem Valide Sultan'ın romatizma ağrılarına iyi gelince yeniden ilgi çekmiştir. Abdülmecit, eski hamamları restore ettirmiş ve yeni köşkler, tesisler yaptırmış; yabancı yatırımcıların da tesislere ortak olması ve işletmesi sonucu Yalova Termal, 19. yüzyıl sonunda çok popüler bir turizm ve sağlık merkezi haline gelmiştir. Ne var ki art arda patlak veren savaşlar yüzünden yabancı ortaklar ülkeden kaçınca kendi haline bırakılıp unutulan kaplıcalar, 1929 yılında Atatürk'ün ziyareti üzerine tekrar ilgi görmüştür. Yalova'yı geleceğin su şehri yapmak isteyen Atatürk tarafından bir köşk yaptırılmış ve bugün müze olan bu köşk, Cumhuriyetin ilk yıllarında hükümetin yazlık çalışma mekanı olarak kullanılmıştır. Günümüzde söz konusu hamamları, otelleri ve müzeyi kapsayan Yalova Termal Tesisleri Sağlık Bakanlığı tarafından işletilmektedir.
Yalova Termal Kaplıcalarının Hikayesi Nedir ?
Termal ilçesinde bulunan kaplıcaların milattan önce 2000 yılında meydana gelen bir deprem sonrasında ortaya çıktığı bilinmektedir. Bu dönemden sonra sürekli ilgi odağı olan Termal ilçesi, özellikle Romalılar döneminde çok daha meşhur olmuştur. Farklı kaynaklarda yer alan bilgilere göre yerin altından çıkan sıcak su ve buhar, o dönemki insanların burada yeraltı tanrısı yaşadığına inanmasına neden olmuştur. Romalıların ardından Bizans hakimiyetine giren Termal ilçesine ilk hamam bu dönemde yaptırılmıştır.
Yalova Termal'e nasıl gidilir ?
İstanbul'dan deniz yolu ile 30-45 dk da gelebileceğiniz Yalova, Bursa ve İzmit'e karayolu üzerinden 1 saat sürmektedir. Yalova merkeze 12 km mesafede bulunan Termal'e Yalova iskelesinden kalkan dolmuş veya taksiler ile rahatlıkla ulaşılabilmektedir. Kocaeli Termal arası yaklaşık 96 km mesafede ve araçla yaklaşık 1 saat 30 dakika kadar sürmektedir.
Yalova’da gezilip görülecek yerler
Kuzeyinde Marmara Denizi, güneyinde Bursa, doğusunda Kocaeli ile çevrili olan Yalova, Türkiye’nin en küçük illerinden biri. Samanlı Dağları’nın kuzey eteklerine kurulu olan il, Marmara Bölgesi’nin güneydoğu kesiminde yer alıyor. 6 ilçe ve 15 belediyeden oluşan Yalova, 1995’ten beri il statüsünün sahibi.
İlk yerleşimlerin MÖ 3000 öncesine uzandığı il; Hititler, Frigler, Romalılar ve Osmanlılar gibi farklı milletlerin izlerini günümüze taşıyor. 105 kilometrelik kıyı şeridiyle oldukça turistik olan belde ekolojik çeşitliliği, kültürel zenginliği ve sağlık turizmi merkezleriyle ön plana çıkıyor. 839 kilometrekarelik alanı kaplayan yapısıyla Türkiye’nin en küçük ili olarak bilinen Yalova, her yıl yerli ve yabancı çok sayıda turistin büyük ilgisini görüyor.
Yürüyen Köşk
Yalova Sahili’nde konumlanan Yürüyen Köşk, Millet Çiftliği’nin içinde yer alıyor. Atatürk’ün isteğiyle 1929 yılında yapılan köşk, bir çınar ağacının yanında bulunuyor. Köşkün adının hikayesi de bu çınardan geliyor. 1930’da çınar ağacının dalı köşkün çatısına ve duvarına değdiği için görevliler Atatürk’ten dalı kesmek için izin istiyor.
Bunun üzerine Ancak Atatürk çınar ağacının dalının kesilmesi yerine binanın raylar yardımıyla biraz ileriye alınmasını istiyor. Böylelikle köşk yıkılmaktan, çınar ağacı kesilmekten kurtuluyor. O gün bugündür köşk ‘Yürüyen Köşk’ adıyla anılıyor. 2006 yılında Yalova Belediyesi tarafından onarılan köşk bir müze olarak hizmet vermekte.
Karaca Arboretumu
1948’de Hacı Halil Karaca tarafından kavaklık yapılmak üzere alınan arazi 1970’li yıllara gelindiğinde oğlu Hayrettin Karaca tarafından başta Türkiye olmak üzere Asya , Avrupa, Afrika, Avustralya ve Yeni Zelanda gibi farklı kıtalardan getirilen bitkilerle süslendi.
1980 yılında Karaca Arbetorumu adıyla halka açılan arazi, Türkiye’nin ilk özel arboretumu oldu. Arboretum, il merkezine 5 km mesafede Samanlı Köyü içerisinde görülebiliyor.
Sudüşen Şelalesi
Yalova Termal ilçesinde bulunan Sudüşen Şelalesi, şehrin doğa harikalarından biri. Samanlı Dağları’nın arasında bulunan şelale yeşilin her tonunu görebileceğiniz ormanlık bir alanla çevrili.
Şelalenin akıntısı kuvvetli olduğundan burada yüzmek pek güvenli değil. Ancak piknik alanları ve muhteşem doğasıyla kamp, doğa yürüyüşü, bisiklet turları gibi aktiviteler için oldukça elverişli.
Çınarcık
Çınarcık, Yalova’nın merkez dışındaki en büyük ilçesi. Yalova’ya 20 km mesafede yer alan ilçenin tarihi MÖ 4000 yılına kadar uzanıyor. Frigyalılar, Kimiryalılar ve Romalılar’ın izlerini taşıyan ilçenin Bizans Dönemi’ndeki adı ‘temiz havası olan şehir’ anlamına gelen KİO olarak anıldığı biliniyor. Özellikle hafta sonu gezilerinde ve yaz aylarında oldukça kalabalıklaşan Çınarcık’ta Termal, Esenköy, Erikli Yaylası görülmesi gereken yerler arasında.
Yalova Termal Kaplıcaları
Yaklaşık 4000 sene önce gerçekleşmiş doğa olaylarıyla oluşan Yalova Termal Kaplıcaları, Yalova il merkezinden 12 km. uzaklıkta bulunuyor. Türkiye’de şifa turizmi deyince akla ilk gelen yerlerden biri olan kaplıcalar, altın madalya sahibi tek Türk Kaplıcası.
Sularının kaliteli ve içilebilir olması nedeniyle de dünyaca üne sahip olan Yalova Termal Kaplıcaları 2000 seneden beride insanların şifa aradıkları yer. İlk hamamın Bizans İmparatoru Constantinus tarafından yapılan kaplıcalarda bulunan yeni banyolar ve köşkler Sultan Abdülmecid Dönemi’nde yaptırılmış.
1929 ‘da Atatürk’ün isteğiyle hem Türkiye’ye hem de dünyaya tanıtılan kaplıcalar 1. dereceden doğal, arkeolojik ve tarihi sit alanı olarak korunuyor. İçinde spor salonu, yürüyüş parkuru banyolar, hamamlar bulunan Yalova Termal Kaplıcaları günümüzde Sağlık Bakanlığı tarafından yönetiliyor.
Erikli Yaylası
Yalova sınırlarında içinde bulunan Erikli Yaylası, denizden 600 metre yüksekliğe sahip küçük bir yayla. Ormanlar, şelaleler, dereler ve patika yollardan oluşan geniş bir araziye yayılan bu doğa harikası özellikle günübirlik geziler için en güzel alternatiflerden biri. Kampa ve doğa sporlarına elverişli bir ortam sağlayan yayla Çifte Şelaleler ile Erikli Şelaleleri mutlaka görülmeli.
Dipsiz Göl
Dipsiz Göl, Yalova’nın doğal güzelliklerinden. Çınarcık İlçesi’nin Erikli Yaylası’nda konumlanan göller biri 530 metre rakımda diğeri 570 metre rakımda bulunan iki gölden oluşuyor.
Büyük ve Küçük Dipsiz Göl olarak adlandırılan göller kent ormanından yaklaşık 2 km mesafede yer alıyor. Yalova istikameti üzerinden Çınarcık, Teşvikiye güzergahını takip ederek, Bursa istikameti üzerinden Hayriye, Selimiye köyleri güzergahını takip ederek kent ormanına ulaşabiliyor. Dipsiz Göl zengin fauna ve florasıyla doğa severlerin vazgeçilme noktalarından biri.
Ekolojik çeşitliliği, sağlık turizmi için uygun kaplıcaları, zengin geçmişiyle Yalova, Türkiye’de keşfedilmesi gereken yerler arasında.
Bir Açıkhava Müzesi olan Anadolu’nun, bir başka cennet köşesini keşfetmek için yollardayız, yeniden…
Dursun Özden
- Geri
- Ana Sayfa
- Normal Görünüm
- © 27 Şubat 2007 Turizmin Sesi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.